
İşte kararla ilgili ilk yorumlar...
CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay, CNN Türk’e bağlanarak Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’nın irticayla eylem planı belgesi hakkındaki kararını değerlendirdi. Okay şunları söyledi:
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’nın kararının içeriğinin niteliği net olarak şudur: Bu belge Genelkurmay’da hazırlanmamıştır. Bu belgeyi hazırlayan kişi asker değildir. Bu da demektir ki bu belge askeri savcılığın işi değildir. Askeri savcılığın de bu konuda yapabileceği bir şey yoktur. Bunun bir askeri suç olmadığına karar verilmiştir.
Burada önemli olan şu, askeri makamlarda, bir asker tarafından hazırlandığı ve bir darbe planının yapıldığı iddia edilen belgenin sahte olduğu ortaya çıktığına göre bundan sonra yapılması gerekenler önemli. Genelkurmay Başkanlığı’nın çok iddialı sözleri vardı. Başbakan’ın verdiği sözler vardı. Şimdi bu sözlerin yerine getirilmesi gerekiyor.
İşin içerisinde kurumlar arasında çatışma yaratmak isteyenler var. Şimdi sorun bu belgeyi imal edip bir yerlere servis edenlerin hakkında gereğinin yapılıp yapılmayacağıdır. Bu belgeyi yandaş medyaya servis eden İstanbul’daki savcılık bu işin gereğini nasıl yapacak? Kendi elindeki belge servis edilen savcılık bu konuda ne yapacak?
Türkiye’de artık devletin kurumlarının sahte evraklarla yıpratılmasına dur demek lazım. Bu belgelerin kimler tarafından nerede nasıl imal edildiği ve servis edildiği de ortaya çıkarılmalıdır.
KİM NE DEDİ?
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı beklenen açıklamayı yaptı. Türkiye'yi karıştıran irtica belgesinin Genelkurmay'da hazırlanmadığı, belgedeki imzanın gerçek olduğuna dair delil bulunmadığı ve Albay Dursun Çiçek'i kovuşturmaya gerek olmadığı belirtilen açıklamada, bu belgenin 'dışarıda üretilmiş' olduğunun altı çizildi... Bu kritik açıklamaya ilişkin yorumlar şöyle oldu:
SİVİL SAVCILIK KARARI OLSAYDI ŞÜPHE OLMAZDI
Star Gazetesi Ankara Temsilcisi Şamil Tayyar:
“Açıkçası benim için çok sürpriz bir karar olmadı. Çünkü Askeri Savcılık emirle harekete geçen bir kurumdur. Nitekim Genelkurmay’ın açıklamasında da bu konuda gerekli incelemenin yapılması için gerekli emir verilmiş ifadesi vardı. Dolayısıyla emirle harekete geçen müesseseden ancak emir çıkar. Onca bilgi ve belgeye rağmen böyle bir karar çıkması bende şüphe uyandırdı. Kişisel kanaatim bir kaç gün içerisinde Albay Dursun Çiçek’in Ergenekon savcıları tarafından ifadesi alınma ihtimali doğabilir. Bu karar bir sivil savcılık tarafından verilmiş olsaydı da sanıyorum kamuoyunda bu tarz şüpheler doğmazdı. Sonuçta burada Genelkurmay taraftır.”
ŞİMDİ BELGENİN KİM TARAFINDAN HAZIRLANDIĞI BULUNMALI
Vatan Gazetesi Ankara Temsilcisi Bilal Çetin:
Belge ilk çıktığı günden beri tartışılan üç alternatif vardı. Birincisi TSK bünyesinde belgenin hazırlahdığı... Genelkurmay Başkanlığı Askeri savcılığı açıklamasıyla darbe yönü çoktu. İkincisi TSK içinde münferit unsurlarca hazırlanmış olabilir mi? Üçüncüsü ise tamamen dıyarıda TSK’yı yıpratmak amacıyla Türkiye’de siyaseti, ortamı karıştırmak amacıyla üretilmiş sahte bir belge olabileceği... Albay Dursun Çiçek’in soruşturmaya neden olmadığı açıklamasıyla ikinci madde de düşüyor. O zaman dışarıda başka birileri tarafından üretildiği ihtimali kalıyor. Eğer Genelkurmay Askeri Savcılığı’na güveniyorsak. Güvenmemek için ben bir neden görmüyorum açıkçası... TSK baştan beri kendisine güveniyordu. İlk açıklamada gördüm: Bu belge bizden değil, tamamen dışarıda hazırlanmış kaanaati hakim. O zaman bütün Türkiye görecek ne olacağını demişti. Yani TSK bundan sonra bu belgenin kimin hazırladığını bulunmasını sağlayacak. Bu belge TSK tarafından hazırlanmadıysa, kimler tarafından hangi maksatla hazırlandığının bulunup açığa çıkarılması gerekir. Baktığınızda tabi ki Türkiye’nin hukuk sisteminde anayasasında bu var. Askeri konularla ilgili soruşturacak makam Askeri Savcılık. Bunu beğenmiyorsak anayasayı değiştirmek gerekiyor. Ama ben Askeri Savcıya güvenmem, sivil savcıya güvenirim deniliyor. Ben onu kusura bakmayın ama anlamakta güçlük çekiyorum.”
ASKERİ SAVCILIKLA İLGİLİ ELEŞTİRİLER SONA ERECEK
Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Mete Göktürk:
Beklenmeyen bir gelişme değil. Askeri Savcılık yaptığı soruşturma sonucunda bunun emir komuta zincirinde hazırlanmış bir belge olmadığına karar vermiş ve konuyu daha geniş anlamda değerlendirmek üzere hazırlık soruşturma evrakını İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na göndermiştir. Bu durumda birtaktım eleştiriler de sona erecektir. Yani Genelkurmay Askeri Savcılığın bu olayı çarpıtmak örtbas etmek istediği yönündeki itirazlarda ortadan kalkmış olacaktır. İstanbul Savcılığı bu konuyu enine boyuna araştıracak. Faillerini tespit edebilirse onlar hakkında soruşturma açacak. Eğer olayın yine askeri mıntıka içinde olduğu sonucuna varırsa mahkeme aşamasında tekrar Askeri mahkemede dosyanın görülmesini talep edebilecek. Bu bakımdan yapılan işlemde herhangi bir dikkat çekici bir husus yoktur. Demek ki Genelkurmay kayıtlarında bununla igili herhangi bir şey bulunmadığı için görevsizlik kararı verilmiş ve dosya gönderilmiştir. Belki Ergenekon soruşturmasıyla irtibatlandırılabilir bu belge... Askeri Savcılığın kararı hukuki açıdan geçerlidir. Tartışılabilir bir tarafı yoktur. Beng örevli değilim bu sivil savcının görevi demiştir. Zaten pek çok kişi bu suça Cumhuriyet Savcılığı’nın bakması gerekir diyordu. Bu askeri bir suç değildir. Darbe yapmak, cunta kurmak bunlar genel savcılıkların bakacağı suçlardır. Nitekim Ergenekon davasıyla ilgili birçok asker kişi bu mahkemelerde yargılanıyorlar. Bu nedenle daha bağımsız bir yargı organında bu konunun değerlendirilmesi hukuk açısından çok daha normal bir gelişmedir. Aksi taktirde Askeri Savcı hiçbir görevsizlik kararı vermeksizin takipsizlik kararı verseydi, ‘Böyle bur suç işlenmemiştir’ kararı çıkabilirdi.
ŞİMDİ CUMHURİYET SAVCILIĞI’NIN TAHKİKATI ÖNEMLİ
Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya:
Gerçekten günlerdir tartıştığımız belge kriziyle ilgili önemli bir gelişme. Puzzle’ın tamamını görmek için henüz erken ama benim ilk yorumum o belge ilk ortaya çıktığı andan itibaren üç ihtimalden bir tanesinin önemli ölçüde bertaraf edildiğidir. O da şu: bu belge Genelkurmay karargahında aslında herkes bu ihtimalin gerçekleşmemesi umudu içindeydi. Ve beklenen sonuçla kamuoyunun karşısına çıktı. Ama diğer iddiaların akıbeti için henüz erken. İstanbul’da sürdürülen Ergenekon soruşturması kapsamında bu olayın değerlendirilmesi beklenmelidir. Adli tıp raporu da çıktı. Bir takım ihtimallerden bahsediyor bu rapor. İmzanın gerçeğe çok yakın olmakla birlikte orjinal olduğu kanaatine ulaşılamadığı ifadesi yer alıyor. Askeri Savcılığın konunun albayla ilgili yönünde kovuşturmaya gerek olmadığı kararı var. Şimdi diğer iki yüphenin açığa çıkması önem kazanıyor. O da Cumhuriyet Savcılığının tahkikatı... Albay’ın ifade verip vermeyeceği önemli. Şahsi kanaatim vermesi yönündedir. Yani bu konuda şüpheler var. Biz bu kararla büyük tehlikeden, bir kaos ihtimalinden kurtulduk. Onu itiraf etmemiz gerekiyor. Sonuçta bu belgenin gerçekliği devletin zirvesindeki uyumu bozabilirdi, karşılıklı güven ilişkilerine dayalı iddialı dış politikaların götürülmesinde güçlükler çıkabilirdi. Genelkurmay Başkanı ile Başbakan’ın toplantısı ve o konuşmadan sonraki Başbakan’ın rahatlamış tavrı, Genelkurmay başkanının taahhüdü o belgenin kaotik etkisinden bizi kurtardı.
CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay, CNN Türk’e bağlanarak Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’nın irticayla eylem planı belgesi hakkındaki kararını değerlendirdi. Okay şunları söyledi:
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’nın kararının içeriğinin niteliği net olarak şudur: Bu belge Genelkurmay’da hazırlanmamıştır. Bu belgeyi hazırlayan kişi asker değildir. Bu da demektir ki bu belge askeri savcılığın işi değildir. Askeri savcılığın de bu konuda yapabileceği bir şey yoktur. Bunun bir askeri suç olmadığına karar verilmiştir.
Burada önemli olan şu, askeri makamlarda, bir asker tarafından hazırlandığı ve bir darbe planının yapıldığı iddia edilen belgenin sahte olduğu ortaya çıktığına göre bundan sonra yapılması gerekenler önemli. Genelkurmay Başkanlığı’nın çok iddialı sözleri vardı. Başbakan’ın verdiği sözler vardı. Şimdi bu sözlerin yerine getirilmesi gerekiyor.
İşin içerisinde kurumlar arasında çatışma yaratmak isteyenler var. Şimdi sorun bu belgeyi imal edip bir yerlere servis edenlerin hakkında gereğinin yapılıp yapılmayacağıdır. Bu belgeyi yandaş medyaya servis eden İstanbul’daki savcılık bu işin gereğini nasıl yapacak? Kendi elindeki belge servis edilen savcılık bu konuda ne yapacak?
Türkiye’de artık devletin kurumlarının sahte evraklarla yıpratılmasına dur demek lazım. Bu belgelerin kimler tarafından nerede nasıl imal edildiği ve servis edildiği de ortaya çıkarılmalıdır.
KİM NE DEDİ?
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı beklenen açıklamayı yaptı. Türkiye'yi karıştıran irtica belgesinin Genelkurmay'da hazırlanmadığı, belgedeki imzanın gerçek olduğuna dair delil bulunmadığı ve Albay Dursun Çiçek'i kovuşturmaya gerek olmadığı belirtilen açıklamada, bu belgenin 'dışarıda üretilmiş' olduğunun altı çizildi... Bu kritik açıklamaya ilişkin yorumlar şöyle oldu:
SİVİL SAVCILIK KARARI OLSAYDI ŞÜPHE OLMAZDI
Star Gazetesi Ankara Temsilcisi Şamil Tayyar:
“Açıkçası benim için çok sürpriz bir karar olmadı. Çünkü Askeri Savcılık emirle harekete geçen bir kurumdur. Nitekim Genelkurmay’ın açıklamasında da bu konuda gerekli incelemenin yapılması için gerekli emir verilmiş ifadesi vardı. Dolayısıyla emirle harekete geçen müesseseden ancak emir çıkar. Onca bilgi ve belgeye rağmen böyle bir karar çıkması bende şüphe uyandırdı. Kişisel kanaatim bir kaç gün içerisinde Albay Dursun Çiçek’in Ergenekon savcıları tarafından ifadesi alınma ihtimali doğabilir. Bu karar bir sivil savcılık tarafından verilmiş olsaydı da sanıyorum kamuoyunda bu tarz şüpheler doğmazdı. Sonuçta burada Genelkurmay taraftır.”
ŞİMDİ BELGENİN KİM TARAFINDAN HAZIRLANDIĞI BULUNMALI
Vatan Gazetesi Ankara Temsilcisi Bilal Çetin:
Belge ilk çıktığı günden beri tartışılan üç alternatif vardı. Birincisi TSK bünyesinde belgenin hazırlahdığı... Genelkurmay Başkanlığı Askeri savcılığı açıklamasıyla darbe yönü çoktu. İkincisi TSK içinde münferit unsurlarca hazırlanmış olabilir mi? Üçüncüsü ise tamamen dıyarıda TSK’yı yıpratmak amacıyla Türkiye’de siyaseti, ortamı karıştırmak amacıyla üretilmiş sahte bir belge olabileceği... Albay Dursun Çiçek’in soruşturmaya neden olmadığı açıklamasıyla ikinci madde de düşüyor. O zaman dışarıda başka birileri tarafından üretildiği ihtimali kalıyor. Eğer Genelkurmay Askeri Savcılığı’na güveniyorsak. Güvenmemek için ben bir neden görmüyorum açıkçası... TSK baştan beri kendisine güveniyordu. İlk açıklamada gördüm: Bu belge bizden değil, tamamen dışarıda hazırlanmış kaanaati hakim. O zaman bütün Türkiye görecek ne olacağını demişti. Yani TSK bundan sonra bu belgenin kimin hazırladığını bulunmasını sağlayacak. Bu belge TSK tarafından hazırlanmadıysa, kimler tarafından hangi maksatla hazırlandığının bulunup açığa çıkarılması gerekir. Baktığınızda tabi ki Türkiye’nin hukuk sisteminde anayasasında bu var. Askeri konularla ilgili soruşturacak makam Askeri Savcılık. Bunu beğenmiyorsak anayasayı değiştirmek gerekiyor. Ama ben Askeri Savcıya güvenmem, sivil savcıya güvenirim deniliyor. Ben onu kusura bakmayın ama anlamakta güçlük çekiyorum.”
ASKERİ SAVCILIKLA İLGİLİ ELEŞTİRİLER SONA ERECEK
Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Mete Göktürk:
Beklenmeyen bir gelişme değil. Askeri Savcılık yaptığı soruşturma sonucunda bunun emir komuta zincirinde hazırlanmış bir belge olmadığına karar vermiş ve konuyu daha geniş anlamda değerlendirmek üzere hazırlık soruşturma evrakını İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na göndermiştir. Bu durumda birtaktım eleştiriler de sona erecektir. Yani Genelkurmay Askeri Savcılığın bu olayı çarpıtmak örtbas etmek istediği yönündeki itirazlarda ortadan kalkmış olacaktır. İstanbul Savcılığı bu konuyu enine boyuna araştıracak. Faillerini tespit edebilirse onlar hakkında soruşturma açacak. Eğer olayın yine askeri mıntıka içinde olduğu sonucuna varırsa mahkeme aşamasında tekrar Askeri mahkemede dosyanın görülmesini talep edebilecek. Bu bakımdan yapılan işlemde herhangi bir dikkat çekici bir husus yoktur. Demek ki Genelkurmay kayıtlarında bununla igili herhangi bir şey bulunmadığı için görevsizlik kararı verilmiş ve dosya gönderilmiştir. Belki Ergenekon soruşturmasıyla irtibatlandırılabilir bu belge... Askeri Savcılığın kararı hukuki açıdan geçerlidir. Tartışılabilir bir tarafı yoktur. Beng örevli değilim bu sivil savcının görevi demiştir. Zaten pek çok kişi bu suça Cumhuriyet Savcılığı’nın bakması gerekir diyordu. Bu askeri bir suç değildir. Darbe yapmak, cunta kurmak bunlar genel savcılıkların bakacağı suçlardır. Nitekim Ergenekon davasıyla ilgili birçok asker kişi bu mahkemelerde yargılanıyorlar. Bu nedenle daha bağımsız bir yargı organında bu konunun değerlendirilmesi hukuk açısından çok daha normal bir gelişmedir. Aksi taktirde Askeri Savcı hiçbir görevsizlik kararı vermeksizin takipsizlik kararı verseydi, ‘Böyle bur suç işlenmemiştir’ kararı çıkabilirdi.
ŞİMDİ CUMHURİYET SAVCILIĞI’NIN TAHKİKATI ÖNEMLİ
Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya:
Gerçekten günlerdir tartıştığımız belge kriziyle ilgili önemli bir gelişme. Puzzle’ın tamamını görmek için henüz erken ama benim ilk yorumum o belge ilk ortaya çıktığı andan itibaren üç ihtimalden bir tanesinin önemli ölçüde bertaraf edildiğidir. O da şu: bu belge Genelkurmay karargahında aslında herkes bu ihtimalin gerçekleşmemesi umudu içindeydi. Ve beklenen sonuçla kamuoyunun karşısına çıktı. Ama diğer iddiaların akıbeti için henüz erken. İstanbul’da sürdürülen Ergenekon soruşturması kapsamında bu olayın değerlendirilmesi beklenmelidir. Adli tıp raporu da çıktı. Bir takım ihtimallerden bahsediyor bu rapor. İmzanın gerçeğe çok yakın olmakla birlikte orjinal olduğu kanaatine ulaşılamadığı ifadesi yer alıyor. Askeri Savcılığın konunun albayla ilgili yönünde kovuşturmaya gerek olmadığı kararı var. Şimdi diğer iki yüphenin açığa çıkması önem kazanıyor. O da Cumhuriyet Savcılığının tahkikatı... Albay’ın ifade verip vermeyeceği önemli. Şahsi kanaatim vermesi yönündedir. Yani bu konuda şüpheler var. Biz bu kararla büyük tehlikeden, bir kaos ihtimalinden kurtulduk. Onu itiraf etmemiz gerekiyor. Sonuçta bu belgenin gerçekliği devletin zirvesindeki uyumu bozabilirdi, karşılıklı güven ilişkilerine dayalı iddialı dış politikaların götürülmesinde güçlükler çıkabilirdi. Genelkurmay Başkanı ile Başbakan’ın toplantısı ve o konuşmadan sonraki Başbakan’ın rahatlamış tavrı, Genelkurmay başkanının taahhüdü o belgenin kaotik etkisinden bizi kurtardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder