
Avni KANTAN
“FETHULLAHÇI” YAPILANMA İŞ BAŞINDA
ADİL SERDAR SAÇAN’A TUZAK MI KURULDU?
Ergenekon yapılanmasının iddia edilen manifestosu söz konusu iddianemeye ilave edilmiş, şüpheliler Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL, Oktay YILDIRIM, Erkut ERSOY, Doğu PERİNÇEK, Ümit OĞUZTAN’ın adreslerinde yapılan aramalarda ele geçirilmişti.
2001 yılında İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nce yapılmış olan “Tuncay Güney “le ilgili operasyonda el koyulan evrakların içinde de bu belgenin olduğu iddia edmekte. Ümit Oğuztan ve Tuncay Güney’in ofisinden 1 dizüstü bilgisayar, hartdisk, 18 adet fim negatifleri, 74 adet teyp kasedi, 5 kamera kasedi, 6 küçük kayıt ses kasedine el konulmuştu. Güney’in evindeki aramalardaysa, araç plakaları, ruhsatsız tabancalar, kaşeler, sahte diplomalar, sahte kimlik ve nüfus cüzdanları, sahte pasaportlar, cd ve disketler ele geçirilmişti.
El konulan bu evraklar Emniyet Müdürlüğü arşivinde muhafaza edilmesi gerekirken sonradan Organize Suçlar Şubesi eski müdürü Dr. Adil Serdar Saçan’a ait olan bir depoda bulunduğu iddia edilmişti.
Tuncay Güney, "cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturmak, teşekküle liderlik yapmak, teşekkül halinde otomobile sahte plaka takmak suretiyle satışı yapıp
haksız kazanç sağlamak, bu suretle dolandırıcılık sahtecilik yapmak, teşekkül halinde nüfuz kullanmak suretiyle köy arazisini sahte belgelerle ele geçirip satışını yapmak, birden fazla ruhsatsız silah bulundurmak, teşekkül adına birden fazla sahte kaşe imza kaşesi, nüfus cüzdanı bulundurmak" suç lamasıyla 8 Mart 2001 tarihinde hazırlık 2001/3305 sayılı soruşturma
dosyası gereğince tutuklandı. 9 Mart 2001'de kefaletle tahliye edildi. Kendi ifadesiyle Güney, elini kolunu sallaya sallaya, rüşvet vererek önce ABD, sonra Kanada’ya gittiğini söylüyor.
Dönemin Organize Suçlar Şube müdürü Adil Serdar Saçan’ın Mart 2001 yılında Tuncay Güney’i yakalayan ekibin başında olduğunu anlatmıştım. Çok geçmeden polisin Güney’in osif ve evine yaptığı baskınlardan ele geçirilen malzemeleri detaya inmeden belirtmiştim. 15 Mart 2001tarihinde İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığına
gönderilen yazıda Tuncay Güney’in Gültepe’deki ikametgahında bulunanların dökümü şöyle geçiyordu :
- Bir çift 34 YSE 39, bir çift 34 MA 484 otomobil plakaları,
- Bir adet Beratta marka 9 milimetre çaplı ruhsatsız tabanca ve bir adet şarjörü,
- Bir adet marka ve seri numarası olmayan 6,35 milimetre çaplı ruhsatsız tabanca ve bir adet
şarjörü,
- Bir adet üzerinde "1WGM-M0D 59" yazdı kuru sıkı tabanca, şarjörü ve 6
adet kurusıkı fişek,
- 30 adet değişik çapta fişek,
- 11 adet kaşe, stampa ve mürekkebi,
- Üzerlerinde Tuncay Güney'in fotoğrafı yapıştırılmış L05 392420 seri
numaralı Cavit Kaşık, L07 060810 seri numaralı Eyüp Yurtseven, P05 035331 seri
numaralı Serhat ŞAHİN Özgürbüz, C07 410917 seri numaralı Asım Sefa Özler,
828587 seri numaralı Adem Taşdemir adına düzenlenmiş nüfus cüzdanları, F02
234474 seri numaralı Gülhan Güney adına düzenlenmiş üzerinde fotoğraf yapıştırılmamış
sahte nüfus cüzdanı,
- 9 adet yerli ve yabancı basın kuruluşlarına ait üzerinde kendi fotoğrafı bulunan Tuncay Güney adına düzenlenmiş basın kimlik kartları,
- Samanyolu televizyonuna ait 0038 numaralı fotoğrafsız kart,
- 95 adet bilgisayar disketi, 19 adet CD,
- Turgut Büyükdağ adına düzenlenmiş basın kartı,
- Üzerinde kendi fotoğrafı bulunan Tuncay Güney adına düzenlenmiş
"New York" ibareli kart,
- 115 adet doldurulmamış Milli Eğitim Bakanlığı Meslek Lisesi diploması
(seri numaraları yok)
4 çanta içerisinde çok sayıda belge ve dokümanlar, illegal oluşum ile ilgili olduğu değerlendirilen malzemeler, incelenmek üzere Müdürlüğümüzce muhafaza alana alınmıştır.
Ergenekon tutuklularından General Veli Küçük’e ait ikametlerde ele geçirilen “çok gizli” ibareli raporda, Veli Küçük hakkındaki idialar şu şekilde:
“…3-4yıl kadar önce, Samanyolu televizyonunda çalışırken, 2000 yılı ağustos ayında emekli
olan Tuğgeneral Veli Küçük ile tanıştığını, ilişkilerinin her geçen gün daha da artarak ilerlediğini, Veli Küçük ile ilişkileri arttıkça, Veli Küçük'ün çok geniş kapsamlı illegal bir oluşum içerisinde olduğunu fark ettiğini ve içerisinde bulunduğu illegal ortamı ve çevresini anımaya başladığını belirtiyor. Tuncay Güney, zamanla Veli Küçük'ün istihbarat görevlisi olarak çalışmaya başladığını, Küçük'ün talimatları doğrultusunda istemiş olduğu bilgileri kendisine ilettiğini, onun talimatları doğrultusunda İllegal işleri olan ve kamuoyu tarafından çok iyi tanınan işadamlarıyla görüşmeler yaptığını,
bu şekilde kendisinin de Veli Küçük sözcülüğündeki oluşumun bir parçası olduğunu söylüyor.
…
Tuncay Güney'in anlatımlarına göre Veli Küçük, uyuşturucudan akaryakıt kaçakçılığına, adam öldürmeden, kaçak silah sevkiyatına kadar çok geniş bir yelpazede faaliyet gösteren bir
yapılanmanın liderlerinden olduğuna, organize suç örgütü liderleri ve uyuşturucu mafyası olarak
bilinen kişilerle irtibat kurduğuna dair emareler elde edilmiştir.
Gerek elde edilen belge ve dokümanlar, gerekse Tuncay Güney'in samimi beyanlarının kapsadığı iddiaların ciddiyetinden yola çıkılarak Veli Küçük liderliğindeki yapılanmanın araştırılarak ortaya çıkarılabilmesi, oluşumun üyeleri ile eylem ve faaliyetlerinin tespit edilebilmesi amacıyla, proje çalışma grubunun oluşturularak çalışmalara başlanması için
gerekli iznin verilmesini arz ederim.”
İstanbul DGM Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, yukarıda harfiyen verdiğimiz talep yazısı cevabında konuyla ilgili fiziki ve teknik takip yapılmasına, belge ve doküman toplanmasına, zaptedilen tüm dokümanların çözümlerinin yaptırılıp mahiyetlerinin tespiti yönünde ön çalışma yapılmasına ilişkin uygundur yazısıyla birlikte soruşturmayı yürütmekle görevlendirilen Cumhuriyet Savcısı Muzaffer Yalçın'dan "projeli çalışma onayı" da alındıktan sonra Organize Suçlar Şube müdürlüğü harekete geçmişti.
Fiziki takibin başladığı ilk günlerde Adil Serdar Saçan üst düzey bir yetkili tarafından aranıyor ve telefonunun niçin dinlendiğini soruyordu. Diğer taraftan İstihbarat Şube “Fethullahçı Yapılanma” üzerinde çalışıyordu… Adil Serdar Saçan,"gizli-kişiye özel"
kayıtlı 10 Temmuz 2002 tarihli yazıyla durumu İstanbul DGM Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'e şöyle aktarıyordu:
Fethullah Gülen ve grubunun İstanbul ilindeki faaliyetlerinin izlenmesi
için başvurumuz üzerine projeli çalışma izninin verildiği 23 Temmuz 2001 tarihinden itibaren birkaç defa ilgili grubun izlenmesi için takip ve tarassut faaliyeti icra edilmeye
çalışılmış ve inanılmaz baskı ve engellerle karşılaşılmıştır.
Örneğin AK'nın ikameti tespit edilmeye çalışılmış, ancak bunun duyulması üzerine
bizzat tarafıma konunun ne olduğunun öğrenilmesi için ilin en üst düzey yöneticilerinden baskılar yapılmıştır.
Fethullah Gülen grubunun Emniyet içerisindeki etkinliği, özellikle istihbarat Şube Müdürlüğü ve Daire Başkanlığının teknik takip birimlerinde odaklanmaktadır. Bu nedenle, ilgili birimlerden habersiz dinleme ve izleme faaliyetlerinde bulunulması başlangıçta
planlanmış, ancak 30 Ekim 2001 tarihli talimatnamenin ilgili bentlerine göre bu
birimlerden habersiz, yargı kararı da olsa teknik takip ya daizleme faaliyetlerinin
yapılması imkânsız hale getirilmiştir.
Bu talimatnamenin de esasen bu grubun girişimleriyle çıkarıldığı kanaati tarafımızda
mevcuttur.
Yine 2001 yılında yapılan idari düzenlemelerle İstanbul'da özellikle cep telefonu
dinlemelerinin İstihbarat, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlıkları
üzerinden yapılması zorunluluğu getirilmiş, böylece tarafımızdan alınan dinleme
kararlarının İstihbarat, Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanlıklarınca kontrol edildiği hatta adı geçen daire başkanlıklarınca dinlenmesi olanağı sağlanmıştır…
Talimatınız ile Şube Müdürlüğümüze verilen görevin bugüne kadar yerinegetirilmesinin olanaksız olduğu kanaati hâsıl olmuştur. Bu nedenle ilgili çalışma talimatınızın
yerine getirilmesi için teknik takip ve tarassut faaliyetlerinde bulunmak üzere uygun göreceğiniz Emniyet dışı birimlere talimat verilmesi ve operasyonun bu birimlerin desteğin-de Şube Müdürlüğümüzce yapılması için gerekli görüş ve talimatlarınızı arz ederim.
Yukarıdaki resmi yazıdan da anlaşılacağı üzere Devletin polis birimlerinin çalışmasına bizzat devletin üst düzey yetkilileri müdahale ediyor, baskılarla sindirilmeye çalışılıyordu. Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan AKP’nin iktidara gelmesiyle görevden uzaklaştırılıyor, açtığı davaları kazansa da başka suç iddilarıyla karşılaşıyordu.
ADİL SERDAR SAÇAN’A TUZAK MI KURULDU?
Ergenekon yapılanmasının iddia edilen manifestosu söz konusu iddianemeye ilave edilmiş, şüpheliler Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL, Oktay YILDIRIM, Erkut ERSOY, Doğu PERİNÇEK, Ümit OĞUZTAN’ın adreslerinde yapılan aramalarda ele geçirilmişti.
2001 yılında İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nce yapılmış olan “Tuncay Güney “le ilgili operasyonda el koyulan evrakların içinde de bu belgenin olduğu iddia edmekte. Ümit Oğuztan ve Tuncay Güney’in ofisinden 1 dizüstü bilgisayar, hartdisk, 18 adet fim negatifleri, 74 adet teyp kasedi, 5 kamera kasedi, 6 küçük kayıt ses kasedine el konulmuştu. Güney’in evindeki aramalardaysa, araç plakaları, ruhsatsız tabancalar, kaşeler, sahte diplomalar, sahte kimlik ve nüfus cüzdanları, sahte pasaportlar, cd ve disketler ele geçirilmişti.
El konulan bu evraklar Emniyet Müdürlüğü arşivinde muhafaza edilmesi gerekirken sonradan Organize Suçlar Şubesi eski müdürü Dr. Adil Serdar Saçan’a ait olan bir depoda bulunduğu iddia edilmişti.
Tuncay Güney, "cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturmak, teşekküle liderlik yapmak, teşekkül halinde otomobile sahte plaka takmak suretiyle satışı yapıp
haksız kazanç sağlamak, bu suretle dolandırıcılık sahtecilik yapmak, teşekkül halinde nüfuz kullanmak suretiyle köy arazisini sahte belgelerle ele geçirip satışını yapmak, birden fazla ruhsatsız silah bulundurmak, teşekkül adına birden fazla sahte kaşe imza kaşesi, nüfus cüzdanı bulundurmak" suç lamasıyla 8 Mart 2001 tarihinde hazırlık 2001/3305 sayılı soruşturma
dosyası gereğince tutuklandı. 9 Mart 2001'de kefaletle tahliye edildi. Kendi ifadesiyle Güney, elini kolunu sallaya sallaya, rüşvet vererek önce ABD, sonra Kanada’ya gittiğini söylüyor.
Dönemin Organize Suçlar Şube müdürü Adil Serdar Saçan’ın Mart 2001 yılında Tuncay Güney’i yakalayan ekibin başında olduğunu anlatmıştım. Çok geçmeden polisin Güney’in osif ve evine yaptığı baskınlardan ele geçirilen malzemeleri detaya inmeden belirtmiştim. 15 Mart 2001tarihinde İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığına
gönderilen yazıda Tuncay Güney’in Gültepe’deki ikametgahında bulunanların dökümü şöyle geçiyordu :
- Bir çift 34 YSE 39, bir çift 34 MA 484 otomobil plakaları,
- Bir adet Beratta marka 9 milimetre çaplı ruhsatsız tabanca ve bir adet şarjörü,
- Bir adet marka ve seri numarası olmayan 6,35 milimetre çaplı ruhsatsız tabanca ve bir adet
şarjörü,
- Bir adet üzerinde "1WGM-M0D 59" yazdı kuru sıkı tabanca, şarjörü ve 6
adet kurusıkı fişek,
- 30 adet değişik çapta fişek,
- 11 adet kaşe, stampa ve mürekkebi,
- Üzerlerinde Tuncay Güney'in fotoğrafı yapıştırılmış L05 392420 seri
numaralı Cavit Kaşık, L07 060810 seri numaralı Eyüp Yurtseven, P05 035331 seri
numaralı Serhat ŞAHİN Özgürbüz, C07 410917 seri numaralı Asım Sefa Özler,
828587 seri numaralı Adem Taşdemir adına düzenlenmiş nüfus cüzdanları, F02
234474 seri numaralı Gülhan Güney adına düzenlenmiş üzerinde fotoğraf yapıştırılmamış
sahte nüfus cüzdanı,
- 9 adet yerli ve yabancı basın kuruluşlarına ait üzerinde kendi fotoğrafı bulunan Tuncay Güney adına düzenlenmiş basın kimlik kartları,
- Samanyolu televizyonuna ait 0038 numaralı fotoğrafsız kart,
- 95 adet bilgisayar disketi, 19 adet CD,
- Turgut Büyükdağ adına düzenlenmiş basın kartı,
- Üzerinde kendi fotoğrafı bulunan Tuncay Güney adına düzenlenmiş
"New York" ibareli kart,
- 115 adet doldurulmamış Milli Eğitim Bakanlığı Meslek Lisesi diploması
(seri numaraları yok)
4 çanta içerisinde çok sayıda belge ve dokümanlar, illegal oluşum ile ilgili olduğu değerlendirilen malzemeler, incelenmek üzere Müdürlüğümüzce muhafaza alana alınmıştır.
Ergenekon tutuklularından General Veli Küçük’e ait ikametlerde ele geçirilen “çok gizli” ibareli raporda, Veli Küçük hakkındaki idialar şu şekilde:
“…3-4yıl kadar önce, Samanyolu televizyonunda çalışırken, 2000 yılı ağustos ayında emekli
olan Tuğgeneral Veli Küçük ile tanıştığını, ilişkilerinin her geçen gün daha da artarak ilerlediğini, Veli Küçük ile ilişkileri arttıkça, Veli Küçük'ün çok geniş kapsamlı illegal bir oluşum içerisinde olduğunu fark ettiğini ve içerisinde bulunduğu illegal ortamı ve çevresini anımaya başladığını belirtiyor. Tuncay Güney, zamanla Veli Küçük'ün istihbarat görevlisi olarak çalışmaya başladığını, Küçük'ün talimatları doğrultusunda istemiş olduğu bilgileri kendisine ilettiğini, onun talimatları doğrultusunda İllegal işleri olan ve kamuoyu tarafından çok iyi tanınan işadamlarıyla görüşmeler yaptığını,
bu şekilde kendisinin de Veli Küçük sözcülüğündeki oluşumun bir parçası olduğunu söylüyor.
…
Tuncay Güney'in anlatımlarına göre Veli Küçük, uyuşturucudan akaryakıt kaçakçılığına, adam öldürmeden, kaçak silah sevkiyatına kadar çok geniş bir yelpazede faaliyet gösteren bir
yapılanmanın liderlerinden olduğuna, organize suç örgütü liderleri ve uyuşturucu mafyası olarak
bilinen kişilerle irtibat kurduğuna dair emareler elde edilmiştir.
Gerek elde edilen belge ve dokümanlar, gerekse Tuncay Güney'in samimi beyanlarının kapsadığı iddiaların ciddiyetinden yola çıkılarak Veli Küçük liderliğindeki yapılanmanın araştırılarak ortaya çıkarılabilmesi, oluşumun üyeleri ile eylem ve faaliyetlerinin tespit edilebilmesi amacıyla, proje çalışma grubunun oluşturularak çalışmalara başlanması için
gerekli iznin verilmesini arz ederim.”
İstanbul DGM Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, yukarıda harfiyen verdiğimiz talep yazısı cevabında konuyla ilgili fiziki ve teknik takip yapılmasına, belge ve doküman toplanmasına, zaptedilen tüm dokümanların çözümlerinin yaptırılıp mahiyetlerinin tespiti yönünde ön çalışma yapılmasına ilişkin uygundur yazısıyla birlikte soruşturmayı yürütmekle görevlendirilen Cumhuriyet Savcısı Muzaffer Yalçın'dan "projeli çalışma onayı" da alındıktan sonra Organize Suçlar Şube müdürlüğü harekete geçmişti.
Fiziki takibin başladığı ilk günlerde Adil Serdar Saçan üst düzey bir yetkili tarafından aranıyor ve telefonunun niçin dinlendiğini soruyordu. Diğer taraftan İstihbarat Şube “Fethullahçı Yapılanma” üzerinde çalışıyordu… Adil Serdar Saçan,"gizli-kişiye özel"
kayıtlı 10 Temmuz 2002 tarihli yazıyla durumu İstanbul DGM Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'e şöyle aktarıyordu:
Fethullah Gülen ve grubunun İstanbul ilindeki faaliyetlerinin izlenmesi
için başvurumuz üzerine projeli çalışma izninin verildiği 23 Temmuz 2001 tarihinden itibaren birkaç defa ilgili grubun izlenmesi için takip ve tarassut faaliyeti icra edilmeye
çalışılmış ve inanılmaz baskı ve engellerle karşılaşılmıştır.
Örneğin AK'nın ikameti tespit edilmeye çalışılmış, ancak bunun duyulması üzerine
bizzat tarafıma konunun ne olduğunun öğrenilmesi için ilin en üst düzey yöneticilerinden baskılar yapılmıştır.
Fethullah Gülen grubunun Emniyet içerisindeki etkinliği, özellikle istihbarat Şube Müdürlüğü ve Daire Başkanlığının teknik takip birimlerinde odaklanmaktadır. Bu nedenle, ilgili birimlerden habersiz dinleme ve izleme faaliyetlerinde bulunulması başlangıçta
planlanmış, ancak 30 Ekim 2001 tarihli talimatnamenin ilgili bentlerine göre bu
birimlerden habersiz, yargı kararı da olsa teknik takip ya daizleme faaliyetlerinin
yapılması imkânsız hale getirilmiştir.
Bu talimatnamenin de esasen bu grubun girişimleriyle çıkarıldığı kanaati tarafımızda
mevcuttur.
Yine 2001 yılında yapılan idari düzenlemelerle İstanbul'da özellikle cep telefonu
dinlemelerinin İstihbarat, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlıkları
üzerinden yapılması zorunluluğu getirilmiş, böylece tarafımızdan alınan dinleme
kararlarının İstihbarat, Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanlıklarınca kontrol edildiği hatta adı geçen daire başkanlıklarınca dinlenmesi olanağı sağlanmıştır…
Talimatınız ile Şube Müdürlüğümüze verilen görevin bugüne kadar yerinegetirilmesinin olanaksız olduğu kanaati hâsıl olmuştur. Bu nedenle ilgili çalışma talimatınızın
yerine getirilmesi için teknik takip ve tarassut faaliyetlerinde bulunmak üzere uygun göreceğiniz Emniyet dışı birimlere talimat verilmesi ve operasyonun bu birimlerin desteğin-de Şube Müdürlüğümüzce yapılması için gerekli görüş ve talimatlarınızı arz ederim.
Yukarıdaki resmi yazıdan da anlaşılacağı üzere Devletin polis birimlerinin çalışmasına bizzat devletin üst düzey yetkilileri müdahale ediyor, baskılarla sindirilmeye çalışılıyordu. Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan AKP’nin iktidara gelmesiyle görevden uzaklaştırılıyor, açtığı davaları kazansa da başka suç iddilarıyla karşılaşıyordu.
Tabii ki mesle burada bitmiyor. İşin şenlik kısmı var. İzin verirseniz onu da yarınki yazımda anlatayım.
Gölgeadam: tüm hakları yazarına aittir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder