Hani diyolar ya, Ergenekon Davası Ümraniye’de bulunan bombalarla başladı diye.
Hatta Savcı Zekeriya Öz, 21 Ocak 2008’de Ümraniye’de bomba bulunmasıyla başlatılan soruşturma üzerine “Ergenekon Örgütü”ne ulaşıldığını söylemişti.
Son gelişmeler böyle olmayabileceği yönünde ciddi ipuçları vermekte.
Önce 4 Temmuz 2008 tarihli Zaman Gazetesindeki habere bakalım:
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Ümraniye Çakmak Mahallesi'nde 12 Haziran 2007 tarihinde ele geçirilen 27 adet el bombasının, kriminal inceleme yapıldıktan sonra imha edilmesi için 13 Haziran 2007 tarihinde İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ne talepte bulundu. Mahkeme aynı gün aldığı kararda Ümraniye 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin arama kararı ile ele geçirilen 27 el bombasının kriminal inceleme sonucunda rapor tanzim edildikten sonra CMK'nın 137. maddesi gereğince imha edilmesine karar verdi. Kararda, şöyle denildi: "Ümraniye 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 12 Haziran 2007 tarihli kararına istinaden Ümraniye Çakmak Mahallesi Güngör Sokak 2 numaralı adreste arama yapılmış, yapılan arama sonucunda ikamete ait çatıda, ihbarda belirtilen elektrik direğinin yanında siyah renkli naylonla örtülmüş haki renkli her iki tarafında taşınma için halattan yapılmış ip bulunan ahşap kasanın üzerine yapışık mühimmat istif kartı tabir edilen ve üzerinde 15.06.1997 tarih yazılı kâğıt, 18 adet MKE yapımı el bombası ve bu el bombalarına ait 18 adet fünye, 7 adet DM41 Nato standardı tabir edilen el bombası, 2 adet Alman yapımı el bombası olmak üzere toplam 27 adet el bombası elde edilmiştir."
Mahkeme kararının devamında Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 20. ve 21. maddelerine CMK'nın 119 ve 127. maddeleri uyarınca ateşli silahlara ve bombalara el konulmasına ve el konulan ateşli silahların ve bombaların kriminal yönden incelenmesine, kriminal inceleme sonucunda rapor tanzim edildikten sonra CMK'nin 137. maddesine göre el bombalarının imha edilmesine karar verildiği kaydedildi.
Mahkeme kararının devamında Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 20. ve 21. maddelerine CMK'nın 119 ve 127. maddeleri uyarınca ateşli silahlara ve bombalara el konulmasına ve el konulan ateşli silahların ve bombaların kriminal yönden incelenmesine, kriminal inceleme sonucunda rapor tanzim edildikten sonra CMK'nin 137. maddesine göre el bombalarının imha edilmesine karar verildiği kaydedildi.
Habere göre Mahkemenin bombaları imha etmesinin nedeni, “ patlama tehlikesine karşı” olarak gösterilmiş.
Yine habere göre, "18 MKE yapımı, 2 RFX Amerikan el bombalarının içlerinde bulunan patlayıcılar çıkarılarak, 4 DM41 model ve 3 M26 model el bombalarına ait kapsüller de dahil olmak üzere kapsülleri sökülerek ayrı ayrı imha edilmişlerdir. İmha neticesinde emsallerine eşdeğerde patladıkları görülmüştür." Denilmekte.
Haberde görüldüğü üzere “Yüzyılın Davası” olarak lanse edilen Ergenekon Soruşturmasını başlattığı söylenen bombalar, bir takım insanların parmak izlerinin üzerinde bulunduğu iddia edilen, Türkiye’de bazı saldırılarda kullanılan bombalarla aynı kafile numarasına ait olduğu iddia edilen bombalar, “patlama” endişesiyle Mahkeme tarafından “imha” edilmiş. Ama daha vahim ve insanı ister istemez düşündüren başka gelişmeler oldu zaman içinde. Bunlardan bir tanesi bir video kaydı ve o kayıtta polislerin kendi aralarındaki konuşmalar.
15 Mayıs 2009 günü manşetlere yansıyan haberler ve video paylaşım sitelerine düşen (!) video kaydına bakalım. Kayıt, R-461 kayıt numarasıyla 12.06.2007 tarihinde Ümraniye Asayiş Büro Amirliği tarafından “Buluntu Patlayıcı Madde Görüntü Alımı” Ekip No: 49-54 Çekim Süresi: 7 Dk olarak yapılmış. Videonun başlangıcında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğü notu da eklenmiş.
Buraya kadar bir sıkıtı yok. Ancak videoyu islediğimizde ilginç diyaloglara şahit oluyoruz. Bu arada bu videonun Tv ekranlarında da gösterildiğine dikkatinizi çekmek istiyorum. Ancak, video her zamanki gibi, en gerekli ve hayati bölümleri montajlanarak yayınlandı.
Söz konusu video kaydındaki dikkat çekici konuşmalar şu şekilde:
Söz konusu video kaydındaki dikkat çekici konuşmalar şu şekilde:
(...)
- İki tarafında halat taşıma yeri bulunan ahşap kapaklı sandık
- Genelkurmay var bunun altında (bu bölüm çok net anlaşılmıyor) Y.N.
- O.ospu çocuğu-
Genelkurmay Başkanı gerçekten toplumu kutuplara ayırdı
- Allahtan hâkimler çok iyi- Profesyonel olun
(...)
- Olay tutanağı, olay yerinde tutulur
- Olay tutanağı bilgisayarda yazılır mı?
- Birşey olmaz- Olur mu?
- Filmlerde yapıyorduk ya
(...)
- Adam diyecek ki çatıya bilgisayar mı çıkardın
- Elle yazalım o zaman
- Çatının üzerinde elle yazalım
- Mahkemede deyin, olay yerinde tutulan tutanak
- Ama şöyle de düşünülür, orda not şeklinde almış, burada yazmış olabilir
- Yani, olay yerinde aldığı notlardan sonra büroda, büroda tutanak tutulmuş olabilir
- Olur biter yani
(...)
- Soruşturma nasıl...
- Soruşturma Ergenekon olduğu zaman s.kerim hâkimi savcıyı (gülüyor)
Ayrıca polislerin konuşmalarında 27 Haziran tarihini telaffuz ettiklerine yine aynı videoda şahit oluyoruz.
Videoda kaydı yukarıda da belirttiğimiz gibi 12.06.2007 tarihinde çekilmiş. Yani iddianmeye göre Ümraniye bombalarının ele geçiriliş tarihi 12 Haziran 2007 günü. Videoda polislerin konuşmalarından anlaşıldığı kadarıyla “Soruşturma Ergenekon olduğu zaman s.kerim hâkimi savcıyı”şeklinde bir cümle geçmekte. Buna göre bombaların sahibi olduğu iddia edilen Oktay Yıldırım o tarihte henüz gözaltına alınmış değil, işyeri ve evinde herhangi bir arama yapılmış değil. Savcılık makamının iddası “Ümraniye’deki bombalardan sonra “Ergenekon”a ulaştık” olduğuna göre ve Ergenekon’la ilgili belgelerin Oktay Yıldırım’ın bilgisayarından çıktığı söylendiğine göre polislerin o tarihte “Ergenekon” dan haberdar olmaları mümkün gözükmüyor.
Videodaki çelişkilerden bir tanesi de, polislerin tutanağın nerede tutulacağına ilişkin tartışmaları. Olay yeri tespit tutanağının adı üzerinde olay yerinde tutulması gerektiğine göre, polislerin yer konusundaki tartışmaları, sanki bombaların önce karakola, sonra gecekondunun çatısına götürüldüğü gibi bir durum meydana çıkıyor. Ayrıca videonun çekildiği yer bir evin çatıkatına benzemiyor. Bir gecekondunun çatı katınaysa hiç benzemiyor. Video kaydının son bölümünde polisler tarafından zikredilen 27 Haziran tarihinin ne anlama geldiğini anlamak zor olsa bile, yukarıda açıklamaya çalıştığımız durumlar nedeniyle ister istemez tarihler üzerinde bir takım oynamaların yapılmaya çalışıldığı hissi uyanıyor.
Söz konusu video kaydı, 7 Mayıs 2009 tarihinde Ergenekon davası dosyasına ilave edilmiş durumda. Muhtemelen kayıt üzerinde incelemeler yapılacak. Ancak bana dışarıdan görünen haliyle iddia makamının işi çok kolay olmayacak gibi geliyor.
Gölge Adam- Bütün hakları yazarına aittir.
Ayrıca polislerin konuşmalarında 27 Haziran tarihini telaffuz ettiklerine yine aynı videoda şahit oluyoruz.
Videoda kaydı yukarıda da belirttiğimiz gibi 12.06.2007 tarihinde çekilmiş. Yani iddianmeye göre Ümraniye bombalarının ele geçiriliş tarihi 12 Haziran 2007 günü. Videoda polislerin konuşmalarından anlaşıldığı kadarıyla “Soruşturma Ergenekon olduğu zaman s.kerim hâkimi savcıyı”şeklinde bir cümle geçmekte. Buna göre bombaların sahibi olduğu iddia edilen Oktay Yıldırım o tarihte henüz gözaltına alınmış değil, işyeri ve evinde herhangi bir arama yapılmış değil. Savcılık makamının iddası “Ümraniye’deki bombalardan sonra “Ergenekon”a ulaştık” olduğuna göre ve Ergenekon’la ilgili belgelerin Oktay Yıldırım’ın bilgisayarından çıktığı söylendiğine göre polislerin o tarihte “Ergenekon” dan haberdar olmaları mümkün gözükmüyor.
Videodaki çelişkilerden bir tanesi de, polislerin tutanağın nerede tutulacağına ilişkin tartışmaları. Olay yeri tespit tutanağının adı üzerinde olay yerinde tutulması gerektiğine göre, polislerin yer konusundaki tartışmaları, sanki bombaların önce karakola, sonra gecekondunun çatısına götürüldüğü gibi bir durum meydana çıkıyor. Ayrıca videonun çekildiği yer bir evin çatıkatına benzemiyor. Bir gecekondunun çatı katınaysa hiç benzemiyor. Video kaydının son bölümünde polisler tarafından zikredilen 27 Haziran tarihinin ne anlama geldiğini anlamak zor olsa bile, yukarıda açıklamaya çalıştığımız durumlar nedeniyle ister istemez tarihler üzerinde bir takım oynamaların yapılmaya çalışıldığı hissi uyanıyor.
Söz konusu video kaydı, 7 Mayıs 2009 tarihinde Ergenekon davası dosyasına ilave edilmiş durumda. Muhtemelen kayıt üzerinde incelemeler yapılacak. Ancak bana dışarıdan görünen haliyle iddia makamının işi çok kolay olmayacak gibi geliyor.
Gölge Adam- Bütün hakları yazarına aittir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder