
Gücünü kontrol etmek zorunda olan devin değişmez kaderdir:
Ne İsa’ya yaranır ne Musa’ya...
Genelkurmay Başkanı’nın açıklamaları üstüne yapılan yorumları izlerken siz de farketmişsinizdir; bir grup komutanın sürekli savunma konumunda olduğunu eleştirirken bir grup da ordunun demokrasiye bağlılığını vurgulamasını bir zaaf ve kompleks gibi değerlendirdi.
Evet, Orgeneral Başbuğ “Biz TSK olarak demokrasiye bağlıyız. TSK bünyesinde farklı düşüncede olan kimse barınamaz. Buna müsaade etmeyiz” demiştir ama sebebi vardır.
Bu sözleri İtalya’nın veya Fransa’nın Genelkurmay Başkanı sarfetseydi garip olurdu.
Burası Türkiye ve bu ülkenin ordusu bir darbe soruşturmasının merkezi olarak her gün üretilen şüphe, iddia ve dedikoduların hedef tahtasındadır.
O bakımdan bir ayıp varsa “Biz demokrasiye bağlıyız” diyen Başbuğ değil, onu böyle bir güvence vermeye mecbur eden şartları yaratanlar utanmalıdırlar!
Türkiye’yi uzaktan seyredenler, Silâhlı Kuvvetler’in bir darbe soruşturması baskısı ile rehin alındığı kanaatine sahip oluyorlar.
TSK’yı şüphe altına sokan iddialar karşısındaki pasiflik siyasi amaçlı bir komplonun yaygın işbirliğine dayandığı inancını besliyor.
Orgeneral Başbuğ dün bu şüpheleri göğüsleyen açıklamalara ağırlık verdi. Bulunan silâh ve mühimmatın TSK’ya ait olmadığını belirtirken, çöplüğe atılması gereken kullanılmış LAW silâhlarının niçin gömülü cephanelikler arasına konulmuş olabileceğini sordu.
Komutan, orduya yönelik tertiplere karşı hukukun koruyucu ve caydırıcı etkisi niçin kendini göstermiyor; bunu sorarken özellikle savcılara mesajlar göndermiştir.
Umarız farkederler.
TSK’nın hukuk sürecine saygı beyanını kimse çaresizlik saymamalı demokrasinin gelişimine işareti sayarak selâmlamalı ve destek olmalıdır.
Katillere lânet!
Kış bitti ya, nefret kozasından çıkan yaratıklar yeniden öldürmeye başladı!
Allahım, bu toplumun bin yıllık kardeşliğini küçük menfaatleri uğruna kurban edenlerin tutsaklığından ne zaman kurtulacağız?
Dün 10 askerimiz şehit oldu. Fedakâr evlâtlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve ulusumuza sabır diliyoruz.
Sicilinde “bebek katili” yazan cinayet örgütünü de lânetliyoruz.
Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un dediği gibi yılgınlığa düşmeden terörle yaşamaya alışmak zorundayız. Aksi görüntü terör örgütüne ümit ve cesaret verecektir çünkü.
DTP milletvekillerini de ettikleri yemini unutsalar bile insan hayatına saygı göstermeye davet ediyoruz.
Dün partiden yayınlanan açıklamada “olaydan üzüntü” duydukları belirtiliyordu.
Kaza mı oldu ki üzüntü?
Ortada pusu kuran bir terörist canavarlık var. Katiller lâneti hak etmiyor mu?
DTP teröre destek vererek partiyi kapattırmanın tahrikini mi yapıyor?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder