
Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ’u dinlerken tuttuğum notlar.. Silahlar: Belli ki en çok rahatsız olduğu konuların başında bulunan silahlar meselesi geliyor.. Bulunan her silah hep orduyla ilişkilendirildi.. Ordunun toprağa gömülü silah depoları varmış izlenimi yaratıldı..
Başbuğ’un bu konuda söyledikleri netti: 45 silah bulundu, hiçbiri TSK’ya ait değil.. Ordu’nun 1998 yılından sonra yer altına gömülü silahı kalmadı..
Başbuğ bulunan el bombaları ve lav silahları için net ifade kullanmadı.. Açık kapı bıraktı.. Aynı kafile numaralı mühimmatın polisinde elinde olduğuna hatta yabancı ülkelere de satıldığına işaret etti..
Yani her şeyi orduya yüklemeyin demek istedi..
GATA’ya nakil: Sorulmadan değindiği noktalardan biriydi.. O konuda çok öfkeli olduğu gözden kaçmadı.. Bunu da sözleriyle belli etti.. GATA’ya sevklerle hiçbir ilgileri olmadığını söyledikten sonra bu iddialar için yalan, iftira dedi.. İddiayı ortaya atanları da ahlâksızlıkla suçladı..
O an aklıma Fethullah Gülen’in GATA-Kulli sözleri geldi..
Özellikle Vakit Gazetesi’nin kampanyası..
İddianame: Yumuşak bir tonda ama çok ağır eleştiriler yaptı.. Bir anlamda iddianameyi delik deşik etti.. İddianamede geçen bazı olayların sadece itirafçıların ve gizli tanıkların anlatımına dayandığına dikkat çekti..
Yani belge, bilgi yok!
Daha da önemlisi, bazı olayların anlatıldığını ama o olayların adı iddianamede geçen isimlerle bağlantısının kurulmadığını söyledi.. Havada bırakıldığını.. Örnek olarak da 1993 Bingöl olayını verdi.. Gizli bir tanığın sözlerine ne kadar güvenilir diyerek iddianamedeki hukuki sakatlığa işaret etti..
Darbe: Bu bölümün iki boyutu var.. Birincisi bugüne ait.. Başbuğ “demokratik sisteme aykırı olanları barındırmayız” sözleriyle net bir tavır sergiledi.. 2003 yılına ait darbe hazırlığına ve darbe günlüklerine ise girmedi.. Bizde böyle bir kayıt yok diyerek konuyu kapattı..
Karşı taraf: Org. Başbuğ’un “her konuda açık ve samimiyiz. Karşıdan da açıklık bekliyoruz.” sözü güne damgasını vurdu..
Karşı taraf kim?
Adresi ne?
Bu soruya yanıt vermedi.. Boğaz’ın karşı yakası esprisiyle geçiştirdi..
Karşı taraf; askerleri yıpratma kampanyası düzenleyenler mi?
Medyaya çarpıtılmış bilgi sızdıranlar mı?
Bu konuda koskoca bir soru işareti var..
Samimi olmalarını beklediği ‘karşı’ şimdilik sır perdesi..
Ama çok konuşulacak!
Başbakan bu sefer izin verecek mi?
Sonunda bir iddia.. Ortada mahkeme kararı yok.. Yok ama Alman savcının iddiası yenilir yutulur gibi değil..
RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın ifadesinin alınmasını kuru kuruya talep etmiyor..
“Meslek edinmiş şekilde dolandırıcılık yapmaktan soruşturulan Zahid Akman” diyor..
Parmak izini..
Avuçiçi izini istiyor ..
Suçlanan kişi şu anda televizyonların ahlak polisi..
Bu konuda hükümetin söyleyeceği tek bir cümle yok mu?
Akman ne kadar güçlüymüş! Her konuda konuşan bakanlar ağzını açmıyor.
RTÜK Başkanı koltuğundan niye kalkmıyor biliyor musunuz?
Dokunulmazlık zırhı var da ondan!
Soruşturma açılması için Başbakan’ın izin vermesi gerekiyor..
Biliyorsunuz.. Bir başka soruşturma için Başbakan Erdoğan izin vermemiş, kararı Danıştay kaldırmıştı..
Bakalım bu sefer ne olacak!
Akman’ın işi zor.. Tüm medya ‘yandaş’ olsaydı, belki yırtardı..
Onlar bu olayı yok sayıyorlar da!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder