28 Mayıs 2009 Perşembe

TSK mayın temizleme şirketi değil












Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'den sınırdaki mayınları temizlemeye yönelik açıklama

AA




Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, "Mayınların temizlenmesinden sonra, Suriye'nin hudut bölgesinde yeniden engel koymamız gerekecek. 350 metre genişliğin, 50 metresi geri alınacak. Mayın temizleme makinelerini ne yapacağız? Genelkurmay, mayın temizleme şirketi değil
ki..." dedi.

TBMM Adalet Komisyonunda, Askeri Hakimler Kanununda değişiklik yapılmasını öngören kanun tasarısının tümü üzerindeki görüşmelerde söz alan CHP
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe, Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesine ilişkin tartışmaları gündeme getirdi.

"Türk Silahlı Kuvvetleri, mayın temizleme işini yapacak güç ve yeteneğe sahip olduğunu, ancak tartışmalarla yıpratıldığını" savunan Ünlütepe,
"Birileri, bir yerlere söz verdi diye bunu yapmak zorunda değiliz" dedi.

Ünlütepe, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün kamuoyunu sağlıklı şekilde bilgilendirmesi gerektiğini, eğer Maliye Bakanlığı ile farklı görüşteyse, yapması
gereken başka şeyler olduğunu söyledi.

CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk de Anayasa Mahkemesinin, yabancılara toprak satışına ilişkin yasayı iptal kararında "konunun, egemenlik haklarının asli sorunu" olduğunu belirttiğini ifade ederek, Bakan Gönül'ün,
"verimli ve stratejik öneme sahip toprakların kullanım hakkının devredilmesi konusunda görüşlerini net biçimde açıklaması gerektiğini" kaydetti.

-"KİMSEYE SÖZ VERİLMİŞ DEĞİLDİR"-

Milli Savunma Bakanı Gönül, CHP'li milletvekillerinin sözlerine,
"Kimseye söz verilmiş değildir. Açık ihalede önceden kimseye söz verilmez.

Kimseye, hakimiyet hakkı devrolunmuyor" diyerek itiraz etti.

Gönül, Suriye kara sınırına mayın döşenmesine 1956 yılında karar
verildiğini, 1957-1959 yılları arasında mayınların döşendiğini belirterek, mayın
döşenen arazinin boyunun 510 kilometre, eninin de ortalama 350 metre olduğunu
söyledi.

Bu arazi için "İki Kıbrıs büyüklüğünde" denildiğini, bunun doğru
olmadığını ifade eden Gönül, "Kıbrıs'ın büyüklüğü 9 bin 600 kilometre karedir.

İki Kıbrıs büyüklüğü, bir Belçika yapar. Burasının tamamı, 216 kilometre
karedir" dedi.

Gönül, arazinin 186 kilometre kare kadarının Hazineye, diğer bölümünün de
vatandaşlar, Devlet Demiryolları ile başka kuruluşlara ait olduğunu belirtti.

Bakan Gönül, "1 metre kare, 1 santimetre kare bile vatan parçası olarak
önemlidir, ancak Kıbrıs'la mukayese edilince, halkta yanlış intiba oluyor;
hakikaten çok geniş bir araziymiş gibi" diyerek, şöyle devam etti:
"Üzerinde durulması gereken bir husus da mayınların temizlenmesinden
sonra, çok düz olan Suriye'nin bu hudut bölgesinde, bizim yeniden engel koymamız
gerekecek. Orayı tamamen serbest bırakamayız. Nasıl? Yeni karakol binalarıyla,
dikenli tellerle, iz tarlalarıyla, teknik ne gerektiriyorsa... Tahmini bir takım
şeyler söylüyorum. Belki elektrikli tellerle... Bunu da hesap ettirdim, 50 metre
civarında bir yer olması lazım. Ortalamayı söylüyorum; 350 metre bir genişliğin,
50 metresi geri alınacak. Bunun belli bir bölgesi, yasak bölgedir. Zaten ihalede
herhalde önceliği en son olacaktır. Bu 50 metre, temizlendikten sonra yeniden
askeriyeye iade edilecektir."

-ORGANİK TARIM İDDİALARI-

Basında, "mayından temizlenecek arazi için organik tarım açısından
mükemmel yer" şeklinde haberler yer aldığını anımsatan Gönül, arazinin, organik
tarım açısından mükemmel olup olmadığının mayınların temizlenmesinden sonra
ortaya çıkacağını belirtti. Gönül, "Belki, mayın orayı kirletmiştir. Onu
bilemiyoruz. Çünkü, mayın, kimyasal bir maddedir" dedi.

-KARA KUVVETLERİNİN MAYIN TEMİZLEME BİRLİĞİ-

Mayın temizlemeyle ilgili hukuki süreç hakkında bilgi veren Gönül,
Bakanlar Kurulunda 1992 yılında, "Buranın temizliğini, Genelkurmay yapsın" diye
karar alındığını, 2001 yılına kadar bir faaliyet olmadığını söyledi. Gönül, şöyle
devam etti:
"2001'de Genelkurmay, bir proje ofisi kurmuş. Proje ofisi kurulunca,
işin maliyeti ortaya çıkmaya başlamış. O günkü Hükümetten belli bir ödenek
istenmiş. Sonradan bu bütçeye konmamış. Faaliyete geçirilememiş. 2003 yılına
gelindiğinde Kara Kuvvetleri, bu işi ciddiyetle ele aldı. Daha önce temizlik
yapılmış ülkelere uzmanlar gönderildi. Uzmanlar yetiştirilmeye çalışıldı. Esasen
Kara Kuvvetlerinin bir mayın temizleme birliği var. Bu birlikten hareketle yola
çıkıldı. Bu birlik, insan gücü kullanarak elle temizliyor. Ancak dünyada böyle
elle temizleme yapılmıyor. Makinelerle temizleme yapılıyor. Üçlü bir kombinasyon
şeklinde çalışan makinelerin fiyatları soruldu. Bunların fiyatı, 5 milyon dolar
civarındaydı. Ama biz toplu olarak girince fabrikalar fiyatları yükselttiler.

Kara Kuvvetleri, kullanılmış makinelerin fiyatlarından yola çıkmış ama hiçbir
yerde böyle hazır makine yok.

Siparişe girildiği zaman bakıldı ki 14-15 milyon dolara mal olacak 3'lü
ekip. Tabii onlarca alınacak. Bunun üzerine Genelkurmay, konuyu yeniden inceledi.

Makinelerin alınması önemli bir faaliyet. Makinelerin çalıştırılması, ikinci
önemli faaliyet. Uzman kişileri kullanmanız lazım. Üçüncüsü, idame ettirilmesi ne
olacak? Bunlar nasıl idame edilecek? Dördüncüsü, bunlar bitti, biz bu makineleri
ne yapacağız? Genelkurmay, mayın temizleme şirketi değil ki... Bunun üzerine
elinde makine bulunan birkaç şirket var. 'Bunlardan hizmet alımı suretiyle
yapılabilir mi diye bir araştırma yapın' diye Genelkurmay bizden istedi. Bakanlık
olarak davet çıkardık. Davet üzerine 14 şirket 'biz yaparız' diye müracaat etti.

700 milyon dolar ile 3,5 milyar dolar arasında bir tablo çıktı. Bizim bütçeden
böyle bir ödenek koymamız mümkün değil."

-ABDÜLLATİF ŞENER'İN BAŞKANLIĞINDA TOPLANTI-

Gönül, işin artık bir müteahhitlik hizmeti haline geldiğine işaret
ederek, şunları söyledi:
"Müteahhitlik hizmetini yapabilecek en iyi kuruluş hangisiyse, bu tespit
edilerek yapılsın diye, en uygun kuruluşun tespiti işini, Genelkurmay 2004
yılında yazdığı bir yazıyla Başbakanlık'tan talep etti. Başbakanlık'ta da 'Bu
işi, en iyi kim yapar, nasıl yapar' diye, Abdüllatif Şener'in başkanlığında
toplantı yapıldı. Görüldü ki yeni bir Bakanlar Kurulu kararı alınmadan,
Genelkurmay'ın üzerindeki görev alınmamış oluyor. Bakanlar Kurulu kararı alınıyor
ve 'uluslararası ihalede en ehil, Maliye Bakanlığı'dır' diye ona bırakılıyor.

Maliye Bakanlığı bir tasarı hazırlıyor ve herkesin görüşü soruluyor. Bizim
Bakanlık da kendisi ve bizimle en yakın çalışan kuruluşların görüşlerini almak
suretiyle bir görüş hazırlıyor. O görüş, çok uzun olduğu için rapor haline
getirildi. Üst yazıyla görüşü, Maliye Bakanlığına iletmiş olduk. Maliye
Bakanlığına ilettiğimiz, bizim Bakanlığın görüşüdür. O imza da bana aittir, ancak
Maliye Bakanlığının hazırladığı tasarıdaki imza da bana aittir. Maliye Bakanlığı
artık masrafı yapan, sorumluluğu taşıyan bakanlıktır. Bizimkisi görüştür, onların
ki icraattır. 'Maliye Bakanlığının tasarısına bizim görüşe yüzde 100 uyulmadı'
diye imza atmazsam, o zaman Maliye Bakanlığı demez mi (top sendeydi, sen
yapsaydın o zaman.)"

-FARKLI GÖRÜŞ-

CHP'li Köktürk'ün "Sayın Bakan, farklı görüşte olduğunu ifade ediyor"
demesi üzerine Milli Savunma Bakanı Gönül, şunları kaydetti:
"Farklı görüş bildirdik. Ama Maliye Bakanlığı sorumluluk taşıyor. Artık
ben sorumluluk taşımıyorum. Ben, ne sorumluluğu taşıyorum? Görüş bildirme
sorumluluğu taşıyorum. İcraat sorumluluğu, Maliye Bakanlığına ait. Nitekim farklı
görüşümüz, sonradan komisyon toplantısında tasarıya yansıdı. Beni de çağırdılar.

Tasarıda, hizmet alımı suretiyle yapım yoktu. Bizim 'hizmet alımı suretiyle
yapım' görüşümüz, komisyon toplantısında tasarıya girdi... Bakanlığımız görüşü,
zaten bir şekilde intikal etmiş. Muhalefet partisinden bir arkadaşımız, Meclis
kürsüsünden de söyledi. Her iki imzamın da arkasındayım."
Kimseye hakimiyet hakkının devredilmediğini vurgulayan Gönül, "Bu bir
kiralama sözleşmesidir. Hakimiyet verilmesi değildir" dedi. Gönül, maden ve
petrol gibi her türlü doğal kaynakların tasarrufu konusunda yetki verilmediğinine
de dikkati çekti.

"Kıbrıs da böyle gitti" denildiğini ifade eden Gönül, "Kıbrıs, siyasi
bir tasarrufla gitti. Kıbrıs, 1856'da İngilizler'e Kırım Harbinde bize yardıma
geldiklerinde üs olarak verildi ve 1. Dünya Savaşına kadar üs olarak kaldı" diye
konuştu.

"Birilerine söz verildiği" iddiasına da yanıt veren Gönül, "Kimseye
söz verildiği yok. Açık ihale. Giren alır" sözlerini ifade etti.

Gönül'e açıklamaları dolayısıyla teşekkür eden CHP'li Ünlütepe,
"İnanmayan insan, inandıramaz" dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

gallery

Gölge Adam