21 Mayıs 2009 Perşembe

İhtilal için TRT'ye gidilirdi


Ergenekon sanıklarından Sedat Peker, Savcı Zekeriya Öz'ün kendisine, "Bu soruşturma senin bildiğin gibi bir soruşturma değil, psikologlarla da görüşüyoruz." dediğini söyledi. Davanın tutuksuz sanıklarından Asım Demir ise, savunmasında kendisinden çok sanık Kemal Kerinçsiz'i savundu. Demir, paraya ihtiyacı olduğu dönemlerde kendisine iş imkanı sağlayan Kerinçsiz'in, örf ve adetlerine bağlı, karıncayı bile incitemeyecek kadar hassas bir kişiliğe sahip olduğunu savundu.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon davasının bugünkü duruşması tutuksuz sanıkların savunmalarıyla başladı. Duruşmaya; Doğu Perinçek'in de aralarında bulunduğu 8 tutuklu sanık katılmazken, 23 tutuklu sanık, 7 tutuksuz sanık ve başka suçtan tutuklu sanık Sedat Peker hazır bulundu. Davanın tutuksuz sanıklarından Asım Demir'in savunmasıyla duruşmaya başlandı. Örgüt üyesi olduğu ve sanık Atilla Aksu'dan aldığı gizli belgeleri sanık avukat Kemal Kerinçsiz'e ulaştırdığı ileri sürülen Demir, hakkındaki suçlamaları reddetti. Savunmasında sık sık ilkokul mezunu ve özürlü olduğunu belirten Demir, "Gizli saklı işlerden anlamam. Ben ekmeğime bakarım, çoluk çocuğum için kazanacağım paramı bilirim." diye konuştu.

Sanık Kerinçsiz ile kendisinin MHP delege adayı olduğu dönem tanıştıklarını belirten Demir, "Seçimleri kazanamadım. İşlerim bozuldu. Paraya ihtiyacım vardı. Bu dönemde Kemal bey bana yardımcı oldu. Büyük Hukukçular Birliği dernek binasında hafta da bir gün bana iş imkanı verdi. Gidip birbuçuk iki saat kadar temizlik yapıyor, toplantıları sırasında da çay servisi yapıyordum. Ayrıca tekstil atölyelerinde iş bulamadığım zamanlarda da dernek tarafından düzenlenen basın toplantılarına katılıp megafon ve pankartları taşıyordum. Karşılığında Kemal bey bana 50-60 TL veriyordu. Ben toplantılara katılmıyor, sadece işimi yapıp arabanın yanında bekliyordum." dedi.
Kendisinin Ergenekon terör örgütüne mensup olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediğini belirten Demir, savcının "Sık sık telefon değiştirir miydiniz?" şeklindeki soruya, "Borçlarım vardı. Mecburen numaramı değiştiriyordum. Ben alnının teriyle parasını kazanıp borcunu ödeyen birisiyim" diye cevap verdi. Telefonunun da dinlendiğinin farkında olduğunu belirten Demir, iki kişinin arasında yapılan konuşmaların suç olmadığını söyledi.

Savcı Pekgüzel, "Adliyede görevli sanık Atilla Aksu'dan gizli belge alıp Kemal Kerinçsiz'e götürdünüz mü?" diye sordu. Demir bu soruya, "Atilla Aksu'yu bir kez gördüm. Kemal beyin istediği bir belgeyi almaya gitmiştim oraya. Delil olarak gösterilen telefon konuşması doğrudur. Gizli belgeleri aldığımı söyledim. Ancak şakadan ibaretti bu söz. Çünkü yanına gittiğimde Kemal bey bana 'Lan bunun neresi gizli belge. Bak mahkeme kararı" diyerek aldığım belgeyi gösterdi. Ondan sonra Atilla Aksu'yu bir daha görmedim" diye konuştu. Soruşturma kapsamında üzerinde silah bulunduğu şeklindeki soruya Demir, 2006 yılında kafe işletirken birkaç kişinin kendisinden haraç istemesi yüzünden 15 bin TL'ye bir silah aldığını söyledi.

Tutuksuz sanıklardan Mahir Çayan Güngör'ün savunmasını tamamlamasının ardından Sedat Peker savunmasını yaptı. Soruşturma aşamasında ifadesinin alındığında 3,5 yıldır tutuklu olduğunu belirten Peker, bu nedenle polis ifadesinin bulunmadığını, mahkemeye çıkarıldığında ifadesini verdiğini söyleyerek bu ifadelerini tamamen kabul ettiğini söyledi. Savcılığa çıkarıldığı sırada savcı Zekeriya Öz ile yaptığı konuşmayı mahkemede anlatmak istediğini belirten Peker, "Savcı Öz, benim askeri darbeye zemin hazırlamak için örgüt üyesi olduğumu söyledi. Benim yaşım ihtilal dönemlerini çok iyi hatırlayacak kadar yok ama okuduklarım kadarıyla bir ihtilal yapılabilmesi için bir cemse aracıyla askerin TRT'ye gidip el koyması ve halka ihtilal duyurusu yapması gerekirdi. Oysa günümüzde o kadar çok televizyon ve radyo kanalı var ki hatta bir aracın bagajına konulan birkaç elektronik malzeme ile seyyar radyo istasyonu kurulabilir. Yaşadığımız çağda askeri ihtilal gerçekleştirebilmek için ihtiyaç olan asker sayısı akıllara ziyan miktardadır. Bu düşünceye sahip insanların gideceği yer savcılık ya da emniyet değil. Adli Tıp Kurumu tarafından sevk edileceği psikiyatri servisleridir. Bu tür düşüncede insanlar olabilir ancak ben bu tür düşüncede olan birisi değilim. Benim geldiğim gelenekte her ihtilal döneminde sülale içindeki insanlar, politikayla uğraşanlar, bürokratlar, sıkıntılar yaşamışlardır. İhtilal istemem onlara karşı ve gelmiş olduğum geleneğe karşı ihanet olur' dedim." şeklinde konuştu.

Soruşturma sırasında yaptıkları bu konuşmalardan sonra savcı Zekeriya Öz'ün, "Bu soruşturma senin bildiğin gibi bir soruşturma değil, psikologlarla da görüşüyoruz. Psikolog, soruşturmanın başlamasından sonra senin psikolojinde değişim olduğunu söyledi. Bu durum nedir?" diye sorduğunu söyleyen Peker, "Ben de haksız yattığımı düşünüyorum. Belli hayellerim var. Bu hayal bir suç örgütü lideri olmak değildi. Bu nedenle kendimi, imajımı unutturmaya çalıştım." dedi. Öz'ün, "Samimiyetine inanıyoruz. Vatansever olduğunuzu biliyoruz. Ancak birileri sizi suça zorlamış olabilir mi?" diye sorduğunu öne süren Peker, askerlik raporunda emir ve tahakküm altında bulundurulamayacağının belirtildiğini, kimsenin emri altında bulanamayacağını söyledi.

İddianamede "Reis" kod adını kullandığının belirtildiğini belirten Peker, "Kafkas kökenli Karadenizli bir aileyiz. Bizde adet birisi öldüğü zaman ilk doğan çocuğa onun ismi verilir. Ben doğamadan 35 gün önce halam Hatice Reisoğlu'nun eşi Mustafa Reisoğlu ölmüş. Bana da onun ismi verildi. Bu konudaki kaydı da avukatlar sunacak." diye konuştu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

gallery

Gölge Adam