17 Şubat 2009 Salı

Emin Çölaşan gündemi değerlendirdi.

17.02.2009
-Konuya Ergenekon olayından başlarsak, ortalıkta uçuşan ses kayıtlarını, dinleme kasetlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
ÇÖLAŞAN: Bunların tamamı AKP iktidarının marifeti. Hükümet istesin, bu rezaleti bir günde durdurur. Ama istemiyor çünkü böylesi işine geliyor. Zaten 70 milyon için dinleme kararı var. Özel yaşam bile artık bunların elinde. İnsanlar eşleriyle, dostlarıyla bile konuşmaya korkuyor. Ulaştırma Bakanı ‘Kirli işiniz yoksa dinlenmekten korkmayın’ diyebiliyor. Dinlenmekten korkmak için bizim ille de kirli işimiz mi olması gerekir? Bizim özel yaşamımız yok mu? Geçenlerde tanık oldum. Bir arkadaşım eşine ‘Telefonda kavga etme, dinlenip rezil olmayalım. Kavgayı eve sakla’ diyordu. Bu iş rezalete dönüştü.ERGENEKON ATATÜRKÇÜLÜRİ SİNDİRMEK İÇİN KULLANILIYOR-Ergenekon davasını ve geldiği aşamayı nasıl görüyorsunuz?ÇÖLAŞAN: Duruşmalar başlarken ben gerçekten de bir darbe ve terör örgütünün ortaya çıkacağını bekliyordum. Şimdi görüyoruz ki ortalıkta ne darbe var, ne terör ve ne de örgüt! Orada yargılanan insanların çoğu birbirini tanımıyor. Bu nasıl bir örgüttür? Aralarında suça karışmış olanlar varsa ve bu durum belgelenmişse, onları yargılar ve en ağır cezayı verirsin. Onu hepimiz alkışlar ve mutlu oluruz. Ama karşımızda bu tabloyu göremedik. Bu dava aylardan beri AKP karşıtlarını, yurtsever Atatürkçüleri sindirmek için kullanılıyor. AKP medyası ve özellikle Fethullah medyası bunu kan davası haline getirdi. Yolsuzluklar, vurgunlar, hortumlar, hep bu davayı kullanarak örtbas ediliyor. Türkiye’nin gerçek gündemi bilinçli olarak saptırılıyor. ‘’BEKİ KARARINI AYDIN DOĞAN VERDİ’’-5’i Doğan Grubundan olmak üzere 7 gazeteciye Başbakanlık'a girme yasağı getiren Başbakanlık eski danışmanı Akif Beki görevinden ayrıldı ve hemen ardından Doğan Grubu'na ait Radikal gazetesinde köşe yazarı yapıldı. Nasıl değerlendiriyorsunuz?ÇÖLAŞAN: Gazeteci arkadaşlarımıza o yasak yaklaşık iki ay önce getirilmişti Akif Beki tarafından... Daha o kararın mürekkebi kurumadan, Aydın Doğan bu arkadaşı aldı ve gazetesine köşe yazarı yaptı. Bu gibi kararları Doğan Grubu'nda doğrudan doğruya Aydın Doğan verir. Bu iş, bu patronun hem omurgasıyla, hem de iktidara diyet borcu ödemesiyle doğrudan bağlantılıdır.OMURGASI DÜZGÜN PATRON BU KARARI ALMAZDI-Biraz açar mısınız omurgayı ve diyet borcunu... ÇÖLAŞAN: -Omurgası düzgün olan bir patron, bu kararı almazdı. Belli ki bu istek Tayyip’ten geldi. Yani ‘rica’ olarak!.. Bay Patron geçmişte giriştikleri göstermelik kayıkçı kavgalarını unuttu mu? Diyelim ki unuttu. Ya iki ay önce 5 muhabirini bu Akif Beki’nin Başbakanlıktan kovduğunu? Onu da mı unuttu! Bu bir diyet borcudur. Bir başka diyet ödemesine gelince, geçen hafta Doğan Grubu televizyonlarında Filistin’e yardım kampanyası düzenlendi ve birkaç trilyon para toplandı. Siz zannediyor musunuz ki, bunu Aydın Doğan kendiliğinden yaptı. Hayır. O da Başbakanlık mahallesinden gelen ‘rica’ üzerine oldu. Bazı büyük işadamları da, yine Başbakanlık baskısıyla o gece büyük miktarda paraları Filistin’e hibe ettiler. Türkiye’de milyonlarca insanımız aç yaşarken sen onları görmeyeceksin ve Hamas’a yardım toplayacaksın. İnsaf yani! Bu Filistin bizim bugüne kadar hangi ulusal davamızda Türkiye’ye maddi veya manevi destek vermiş? PKK teröründe, Kıbrıs olayında, hangisinde? Tam tersine, örneğin Kıbrıs olayında, öteki tüm Arap ülkeleri gibi hep Rumların yanında yer almış. Bugün de öyle.‘’YENİ HEDEF BEKİR COŞKUN’’-Sizi Hürriyet’ten kovuyorlar, Akif Beki’yi başlatıyorlar. Buna ne dersiniz?ÇÖLAŞAN: Her şey milletin gözleri önünde oluyor. Ben onurumla, şerefimle ve Tayyip’in boy hedefi olduğum için kovuldum. Şimdi yeni boy hedefi Bekir Coşkun.-Bekir Coşkun’un da başına bir iş gelebilir mi?ÇÖLAŞAN: Benim olayımdan sonra asla gelemez, çünkü Bay Patron elindeki bir atımlık barutu bana kullandı. Benden sonra Hürriyet’teki bütün köşe yazarları güvence altındadır, hepsi sigortalıdır! Hele Bekir’e falan asla dokunamazlar.-Siz kovulalı aradan l.5 yıl geçti. Şimdi geriye baktığınızda bu konuda yeni bir şey oluştu mu kafanızda? Yani niçin kovulduğunuzu anlayabildiniz mi?ÇÖLAŞAN: Yeni hiçbir şey yok. Siz bunun nedenlerini Aydın Doğan’a ve onun kalfası Ertuğrul’a soracaksınız. Tabii, eğer yanıt verebilirlerse!-Başbakanın sık sık medyaya boykot açıklamaları nedir?ÇÖLAŞAN: Hikayedir, göz boyamadır. Birincisi, hiçbir demokratik ülkede hiç kimsenin böyle boykot çağrısı yapma hakkı yoktur. Hele bir başbakanın hiç yoktur. Daha da önemlisi, bu çağrıları kimse umursamıyor. Bir Başbakan bu çağrıları sürekli yaparsa, onun sözünün ve çağrısının bir ağırlığı olması gerekir. Ama gazete satışları normal seyrinde gidiyor. Bir hafta az bir şey azalırsa, onu izleyen hafta az bir şey artıyor. Bu durum, o makamda oturan bir şahıs için acıdır. Kendisinin konuşmalarını hazırlayan danışmanları bunu görmüyor mu? Görüyorlarsa niçin uyarmıyorlar?‘’CİNER, NÜKLEER SANTRALİ TERCİH ETTİ’’-Turgay Ciner’in çıkaracağı yeni gazetede başlayacaktınız. Sonra neden olmadı?ÇÖLAŞAN: İlişkiye çok sıcak başlamıştık. İtiraf edeyim, ben de işin coşkusunu yaşıyordum. Gazetesinde benim yazılarımın kendisiyle AKP arasında sorun yaratma olasılığını kendisine sorduğumda ‘Ben neden korkacağım. Bunlar benim malımı gasp etti. Ben sadece Allah’tan korkarım’ demişti. Ben bunu Turktime sitesindeki bir röportajımda söyleyince, Fatih Altaylı da Habertürk’te, ‘ Emin Çölaşan’la birlikte çalışmayı yeniden gözden geçireceğim.’ dedi. Bu lafı ben yiyemezdim. Bunlar bana Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında üç ay maaş göndermişti. O parayı da faiziyle birlikte Altaylı’nın banka hesabına geri gönderdim ve işi sessizce bitirdim.-Niçin Altaylı’nın hesabına?ÇÖLAŞAN: Çünkü parayı gönderen kurum değil, Altaylı idi. Nedenini bilmiyorum. Dahası, üç ay önce imzalamış olduğum sözleşme bana geri gelmedi. Bir şeyler oluyordu yani. Ama ne olduğunu o zaman anlamam mümkün değildi. Sonra da beni aramadılar. Aranızda bir konuşma geçmedi.-Ciner’in nükleer santral işine teklif vereceğini o sırada bilmiyor muydunuz?ÇÖLAŞAN: Valla ben bilmiyordum. Bu olay sonra ortaya çıktı. Vatan gazetesi bunu manşet yaptı ve ‘Çölaşan’ı nükleer santral uğruna feda etmek zorunda kaldılar’ diye yazdı. Meğer tek teklifi Ciner vermiş. Hiç önemli değil. Demek ki değerim koskoca bir nükleer santrala eşitmiş! Ortada nükleer santral varken beni tercih edecek değillerdi ya. Türk medyasında bu patron yapısı olduğu ve medya patronlarının en hassas yerleri Tayyip’in avuçlarında olduğu sürece, daha nice böyle gülünç ve acı olaylar yaşamaya mahkumuz. Akif Beki olayı bunun en son örneğidir. Utanması gerekenler utansın.‘’VATANDAŞ YARDIMI ALSIN’’-Yerel seçimlerde CHP, DSP, AKP, Saadet, kendilerinden beklenmeyen şeyler yapıyor. Tuhaf olaylara mı tanık oluyoruz?ÇÖLAŞAN: AKP Alevilere açılıyor! Yıllarca medyalarında Alevilere sövüldü, Alevi yurttaşlarımızla alay edildi, horlandılar. AKP, oy deposu Alevileri şimdi, tam seçim öncesinde aklına getirdi. Dikkat ediniz, Anadolu’nun dört bir yanında en tutucu adayları açıklayan AKP, örneğin Datça adayının tanıtımında rakılı şaraplı kokteyl düzenliyor. Haydi, sen gel bunu Erzurum’da, Kayseri’de yap ta göreyim! Her yerin geleneklerine göre kandırmaca uygulanıyor. Örneğin Konya’da din, Datça’da rakı şarap! Saadet Partisi Çankaya’da başı açık bir tiyatro sanatçısı hanımı aday gösterdi. Bu da aynı yutturmaca. DSP, yıllarca MHP’den aday olmuş birini İstanbul’da başkan adayı ilan etti. CHP çarşafa, sıkmabaşa açıldı. Hatta Kuran kursları vaatleri ortalıkta uçuşmaya başladı. Ne yapalım, bize de bütün bu ‘açılımları’ gülerek, bazen de utanarak izlemek kalıyor.-İllerdeki yardımlar YSK kararlarına rağmen sürüyor. Yorumunuz nedir?ÇÖLAŞAN: Bu acı bir olaydır. Seçim öncesinde vatandaşa resmen rüşvet dağıtılıyor. Türkiye böyle bir olayı bugüne kadar yaşamadı. Rüşvetin amacı da, işsiz bıraktıkları, aç bıraktıkları insanlarımızı kömürle, makarna nohutla, beyaz eşya ile kafakola alıp oylarını devşirmek. Genel bütçenin, belediyelerin tüm parası hızla ve aylardan beri bu amaçla kullanılıyor. Bütçe açığı ocak ayında yüzde 465 gibi korkunç bir oranda arttı. Paraları seçim rüşvetine harcayan bir ülkeye dönüştük. İşin daha da acı ve çirkin yanı, bu yardımlar 29 Mart’a kadar. Vatandaş o güne kadar ne koparırsa kardır! Aldı aldı, alamadı alamadı. Sonra geçmiş olsun. Yardımlar 30 Mart günü sona erecek.-Vatandaş yardım gelirse alsın mı?ÇÖLAŞAN: Elbette alsın. Anasının ak sütü gibi helaldir. Alsın ama o yardımların da aslında kendi cebinden çıktığını bilsin ve oyunu satmasın. Kendisini bu duruma düşürenlerden, aç ve işsiz bırakanlardan oylarıyla hesap sorsun. Hükümet IMF ile bir türlü anlaşmaya varamıyor. Çünkü IMF bu bütçe rezaletini biliyor ve son verilmesini istiyor. Seçim öncesinde bu riski göze almayı da AKP kabul etmiyor.-Başbakanın oğlu ve gelini hakkındaki altın ve pırlanta ticareti konusunda ne dersiniz?ÇÖLAŞAN: Hayırlı kazançlar derim! Bu iktidarın çocukları maşallah uyanık çıktı. AKP’li Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakan ve milletvekili çocukları, çoğu 20’li yaşlarında ticarete atılıp köşeyi döndüler. Gemiler gemicikler, pırlantalar, sıvı yumurtalar, arazi dümenleri, imar rantları...Benim geçmişte yazdığım bir kitap vardı ‘Yalçın Nereye Koşuyor’ diye. Ortaokul mezunu, çaycılık yaparken 18 yaşında banker olan uyanık Yalçın Doğan’ın serüvenini anlatıyordu. Bugünkü yeni yetmelerin marifetleri -öldürülmüş olmasaydı- banker Yalçın’a herhalde şapka çıkarttırırdı. Hem de Yalçın’ın arkasında babası falan yoktu. Ne yaptıysa kendi yapmıştı bu uyanık çocuk. Özellikle belediyeler ve belediye şirketlerinde hırsızlığın, vurgunun, yolsuzluğun haddi hesabı yok. Ama bunların üzerine yargı dışında gidecek makam ve merci yok. Yargı gitmeye kalkışsa, en az 5 yıl sürüyor. Yasama ve yürütme, Cumhurbaşkanlığı dahil bunların elinde. Kim kimin üzerine gidecek!‘’BAYKAL O ZAMAN GİDER’’-Yerel seçim sonuçları Türkiye’yi nereye götürür? AKP yüzde 47’nin üzerinde çıkarsa ne olur?ÇÖLAŞAN: Eğer yüzde 47’nin üzerinde çıkarsa her şey daha da kötüye gider. Bunları durduracak hiçbir güç kalmaz. O zaman Allah hepimizin yardımcısı olsun. Ama özellikle Deniz Baykal’ın yardımcısı olsun çünkü böyle bir yenilgi sonrasında CHP’nin başında kalması çok zorlaşır. Bütün saldırıların boy hedefi olacaktır.-Ankara ve İstanbul seçimlerini nasıl görüyorsunuz? Kılıçdaroğlu ve Karayalçın’ın şansları nedir? AKP bu iki kenti kaybederse erken seçim gündeme gelir mi?ÇÖLAŞAN: Özellikle Ankara’yı ortada görüyorum. Ancak her iki kentimizde de yardımlar acayip biçimde sürüyor ve vatandaş bu yolla satın alınmak isteniyor. Buna din ticaretini, din sömürüsünü de ekleyin. İstanbul ve Ankara’yı şu parti kazanır diyemiyorum. AKP bu iki kenti kaybetse, hatta oy oranı bir miktar düşse bile, bence erken seçim gündeme gelmez. AKP o zaman seçimden iyice kaçacaktır. Çöküşe girdiği, yenilgiye uğradığı bir ortamda erken seçime gidemez. Tam tersine, önündeki 2.5 yılda iktidarın ipine daha da büyük hızla sarılıp elindeki olanakları korumak isteyecektir. Muhalefet partileri istediği kadar erken seçim diye bastırsın, bence erken seçim zordur. AKP onun da bahanesini kendine göre yaratacaktır. Ancak, oyları bu seçimde örneğin yüzde 40’ın altına düştüğü takdirde, ortada eski AKP kalmayacaktır. Topal ördek durumuna düşecekleri için yanaklarından makas almaya uygun ortamlar çıkacaktır. Erken seçime istediği kadar gitmesin, yurtiçinde ve yurtdışında yıpranacak, sözü geçmez olacaktır.

(GAZETEPORT)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

gallery

Gölge Adam