Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Davos'taki zirvede düzenlenen "Gazze" oturumunda İsrail Cumhurbaşkanı Perez ile tartışarak paneli terk etti. Erdoğan, Perez'e "Siz insan öldürmeyi iyi bilirsiniz" diyerek "Bundan böyle benim için Davos bitmiştir. Artık Davos'a gelmem" diyerek salondan ayrıldı. Erdoğan'ın etrafında bu sırada gazeteciler ve güvenlik görevlileri tarafından etten duvar örüldü. Büyük izdihama neden olan olay sonrası Başbakan'ın eşi Emine Erdoğan gözyaşlarına boğuldu.
İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı telefonla arayarak özür dilediği belirtildi.
Peres Erdoğan görüşmesi 5 dakika sürdü.
Peres'in Erdoğan'a "İşbirliğimiz devam edecektir" dediği öğrenildi.
Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez ile birlikte katıldığı “Gazze: Ortadoğu'da Barış Modeli'' oturumunda yaşanan krizin ardından saat 02.05’te İstanbul’a dönen Başbakan Recep Tayip Erdoğan, Atatürk Havalimanı’nda coşkulu bir kalabalık tarafından karşılandı.
Oturumda Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sıfatıyla bulunduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sıfatıyla orada konuştuğunu belirten Erdoğan, ''Sadece ben Türkiye Cumhuriyeti'nin Türk milletinin onurunu A'dan Z'ye sonuna kadar korumakla mükellef olduğumu bilirim. Yapmam gereken ne ise onu yaparım, onu yaptım'' dedi.
Davos’tan helikopterle Zürih’e geçen, oradan da ''Ana'' uçağı ile saat 02.05'te İstanbul'a gelen Erdoğan’ı, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, milletvekilleri, İstanbul Valisi Muammer Güler, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu, AKP’li ilçe belediye başkanları ile çok sayıda partili karşıladı. Başbakan Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, uçağın merdivenlerinde el sallayarak karşılayanları selamladı. Uçak aprona yanaştığında pilot kabininden Türk bayrağı sallandığı görüldü.
TÜRKİYE’NİN VİZYONUNU İZAH ETME FIRSATI BULDUM
Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde düzenlediği basın toplantısında, ''Gazze: Orta Doğu'da Barış Modeli'' oturumunda yaşanan gelişmeleri anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Dünya Ekonomik Forumu’nun 2009 yılı toplantısı vesilesiyle Davos’a yaptığımız ziyareti tamamlamış bulunuyoruz. 28-29 Ocak tarihleri arasında Davos toplantılarında gerçekten çok yararlı görüşmeler yaptık. Dünya Ekonomik Forumu toplantıları, devlet adamlarıyla uluslararası finans çevrelerinin üst düzey yöneticilerini bir araya getiren önemli bir etkinlik. Toplantılarda ağırlıklı olarak 2008 yılının son aylarında ortaya çıkan küresel ekonomik kriz ele alınmış ve dünya ekonomisini yeniden canlandırmanın yolları tartışılmıştır. Ben de bu toplantılar vesilesiyle Türkiye’nin geleceğe yönelik vizyonu ile önceliklerini izah etme fırsatını buldum.
Ayrıca iki ayrı toplantıda dünya barışı açısından da büyük önem taşıyan bölgesel ve uluslararası konulardaki görüşlerimizi anlattım. Orta Asya ve Kafkasya bölgeleriyle ilişkilerimiz, Gazze sorunu ve Ortadoğu’nun geleceğine ilişkin düşüncelerimi aktardım. Ayrıca çok sayıda devlet ve hükümet başkanıyla ikili görüşmeler yaptım.
DEVLET BAŞKANLARIYLA ÖNEMLİ GÖRÜŞMELERİM OLDU
29 Ocak sabahı itibarıyla Rusya, Kazakistan, Azerbaycan, Arnavutluk, Hollanda, Kolombiya Devlet Başkanları ve Ortadoğu dörtlüsü temsilcisi olarak bilinen İngiltere’nin eski Başbakanı Tony Blair ve ABD eski Başkan Yardımcısı Al Gore ile görüşmelerim oldu. Yine bu arada IMF Birinci Yardımcısı Lipsky ile de çok önemli bir görüşmemiz oldu. Polonya Başbakanı ile görüşmemiz oldu. Son olarak Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan ve Dışişleri Bakanı’yla da bir görüşmemiz oldu. Çeşitli uluslararası ve bölgesel konularda yararlı görüş alışverişinde bulunduk.”
PANEL ASLINDA GAYET GÜZEL BİR ŞEKİLDE BAŞLADI
Tabi bugünkü oturumumuzun ikincisi, özellikle ‘Gazze: Ortadoğu barışı için model’ ismiyle katıldığımız bir panel ve bu panelde İsrail Cumhurbaşkanı Peres, bunun yanında BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa ve şahsım, 4 kişi katıldık. Tabi bir de bu panelin moderatörü vardı. Toplantı aslında gayet güzel bir şekilde başladı.
TOPLANTIDA TC BAŞBAKANI SIFATIYLA BULUNDUM
Burada özellikle bir şeyi, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak, altını çizerek söylüyorum anlatmak zorundayım. Ben şu anda AK Parti Genel Başkanı olarak konuşmuyorum. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak konuşuyorum. Ve bu katıldığım toplantıda da Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sıfatıyla bulundum ve orada konuştum.
BUYURGAN TAVRINI KABUL ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL
Toplantıya başladıktan sonra kendim dakikaları da yazdım. Ve Ban Ki Moon birinci turda 8 dakika konuştu. Amr Musa 12 dakikayı bulunca moderatör toparlamasını istedi. Toparladı ve 15 dakika sürdü. Benim konuşmam da 15 dakika sürdü. Peres’e gelince… Tabi Peres hiçbir ikaz almadan 23 dakika konuşma yaptı. Bunun yanında, konuşmasında gerçekten bizleri hayrete düşürecek bir üslup içerisinde, bunun da ötesinde bir Cumhurbaşkanı’nın adabına yakışmayacak şekilde zaman zaman isim de vererek kendine göre hakarete yönelik ifadeler kullanmak suretiyle bir sunum yaptı. Tabi doğru olmayan, suçlayıcı ifadeler ve buyurgan tavrını kabul etmemiz mümkün değil.
MONŞERLERİN ADETİNİ PEK BİLMEM
Şunu çok açık ve net söylemem lazım. Ben bazı emekli diplomatların anladığı dilden konuşmam. Ben diplomasiden gelmiş birisi değilim. Ben siyasetten gelmiş birisiyim. Siyasetin içerisinde de çekirdekten yetişmiş birisiyim. O diplomatların hele hele monşerlerin adetini pek bilmem. Bilmek de istemem. Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin, Türk milletinin onurunu A’dan Z’ye sonuna kadar korumakla mükellef olduğumu bilirim.
KABİLE REİSİ DEĞİLİM
Ben bir kabile reisi değilim. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı’yım, yapmam gereken neyse onu yaparım, onu yaptım, bundan sonra da bunu yapmaya devam edeceğim. Bu benim karakterimdir, benim kimliğimdir. Çünkü aldığım terbiyede benim şu vardır; hani Akif diyor ya, “Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum.” Biz uysal koyun değiliz.
BİZİM MİLLETİMİZE SÜNEPELİK YAKIŞMAZ
Fakat orada konuşmamda da söyledim, ‘Ben sizin yaşınıza bakarak yüksek sesle konuşmuyorum. Yoksa sizden daha yüksek sesle konuşmasını da bilirim. Ama burada bazı sataşmaların cevabını bulması lazım. Bunlar söylenmiştir. Ve tabi inanıyorum ki orada hangi TC Başbakanı bulunursa, böyle bir tavrı benim milletim onlardan beklerdi. Milletimin de böyle bir tavrı beklemesi en doğal hakkıdır. Çünkü bizim milletimize sünepelik yakışmaz. Böyle bir şeyi de zaten yapamazdım.
Ve moderatör burada bu sataşmalara kaşı kendisinden söz istediğimiz zaman da ‘Toplantıyı kapatıyorum’ demek suretiyle kapatma yönüne gitti. Tabi ben ısrar edince devam ettik, ama bu defa sözümü kesme yoluna gitti. Ve bütün bunlara rağmen sözümü kesince artık bize bir şey düşüyordu. Çünkü kapanış konuşmasını yapması gereken Davos’un başkanı olan Schwab’dı.
BANA ORADAN AYRILMAK DÜŞTÜ
O kapanış konuşmasını yapmadan bana da dosyamı alıp oradan ayrılmak düştü. Ve ben de oradan ayrıldım. Konu kişisel bir mesele değildi, ülkemin saygınlığı ve itibarı meselesiydi. Bu nedenle tavrım da net ve açık olmalıydı. Ülkemin saygınlığının özellikle onurunun zedelenmesine müsaade edemezdim.
METRO AÇILIŞINDA DETAYLARA GİRME İMKANIMIZ OLACAK
Tabi bu konuda daha detaylı bilgiyi, İstanbul Büyükşehir Belediyemizin Şişhane Metro açılış töreni olacak, orada da bununla ilgili bazı detaylara girme imkanımız olacaktır. Türkiye İsrail ilişkileri nasıl etkilenir?
HELİKOPTERE BİNERKEN PERES ARADI
Biz dönüşte helikoptere bineceğimiz sırada Peres’in aradığını söylediler. Bunun üzerine arkadaşlarımızla orada müzakere yaptık ve ‘Peki bir dinleyelim’ dedik ve telefonla, -telefon kaydı var zaten onu da söyleyeyim, yani burada gizlememe gerek yok- ve görüşmemizde kendileri, size ne kadar saygı duyuyorum, saygı duymam sebebiyle ülkenizle olan ikili münasebetlerimize, Türkiye’ye saygım var, bu olaylardan dolayı gerçekten çok üzüldüm. Sesimin duymadıklarını söylediler ondan dolayı sesimi yükselttim. Gibi bu tür ifadeler kullandılar. Biz de tabi kendisine bu noktada bazı ifadeleri kullandık. Ama onlar detay bilgilerdir. Bu detay bilgileri metro açılışında olur ki verebilirim.
ÖFKEYLE HAREKET EDEN LİDERLERDEN OLMAK İSTEMEM
Ben Türkiye İsrail ilişkilerinde, ben öfkeyle kalkıp öfkeyle hareket eden liderlerden olmak istemem. Kaldı ki şu ana kadar takındığımız tavırlarda İsrail’e hep bunları söylemek istedik. Hep söyledim, bizim bu serzenişimiz İsrail halkına, Yahudiler’e değildir. Bizim bu serzenişimiz İsrail yönetiminedir. Bunu kaç kez vurguladım. Kaç kez söyledim. Ama buna rağmen, bu yönetim bunu hemen farklı yönlere doğru kaydırma kabiliyetine sahip.
Bir şeyi öğreneceğiz. Türkiye, birileri ‘kim ne der, kim ne yapar, kim nasıl bakar’ diye mi tavırlarını belirleyecek. Veyahut Türkiye, acaba şöyle derse, ‘biz Türkiye’yi kaybedersek ne olur’ diye mi bakarlar. Bir defa Türkiye kendi büyüklüğünü hala anlayamamış. Ben bunu söyleyenlere şaşıyorum, bunlar kimin avukatlığına soyunuyorlar. Bunlar bu ülkenin evladı mı yoksa birilerinin avukatı mı? Bu ülkenin evladıysa önce kendi gücüne inanacak. Yeri geldiği zaman şöyle güçlüyüz, böyle güçlüyüz diyeceğiz. Ama hadi bakalım göster gücünü dediğiniz zaman ortada kimse yok. Kusura bakmasınlar. Biz böyle bir Türkiye değiliz. Biz güçlü bir Türkiye’yiz. Biz barışı her zaman savunacağız. Türkiye’nin barışın teminatı olduğunu birilerinin görmesi, anlaması lazım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder